Tutuklu ve Hükümlülere Yönelik Hekim Tutumu ve Yasal Düzenlemeler

Sözleşme Giderleri ve Genel Giderlerin Hesaplanması

Tutuklu ve Hükümlülere Yönelik Hekim Tutumu ve Yasal Düzenlemeler

Tutuklu ve Hükümlülere Yönelik Hekim Tutumu ve Yasal Düzenlemeler

Cezaevi hekimlerinin görev ve sorumlulukları ile cezaevi hekimi bulunmayan yerlerde bu işleri yürütecek belediye ve sağlık ocağı tabiplerinin yetki ve sorumlulukları Ceza İnfaz Kurumları ile Tevkif Evlerinin Yönetimine ve Cezaların İnfazına Dair Tüzük’ te ayrıntılı olarak tanımlanmakta olup, böyle bir görev alan hekimin temel görevi bu tüzüğü okuyarak davranışlarını belirlemek olmalıdır.
Bu Tüzük hükümlerine göre:  Cezaevi kurumlarında yeteri kadar tabip bulundurulur. Ancak özel tabibi bulunmayan kurumların sağlık işleri sağlık ocağı hekimleri veya belediye tabipleri tarafından asli görevlerini aksatmamak kaydıyla yerine getirilir (45. madde).  Tabip; kurumun şartlarını düzenlemek, hükümlü ve tutuklularla kurum personelinin muayene ve tedavisini yapmakla yükümlüdür (37. madde).  Tabip, kurumu sık sık denetler ve acele önlem alınmasını gerektiren önemli hastalıklar hakkında derhal müdüre rapor verir. En az on beş günde bir kez olmak üzere kurumu tamamıyla gezerek sağlık durumuna ve lüzumu halinde alınması gereken önlemlere dair düşüncesini raporla müdüre bildirir (38. madde).  Tabip, kurum tarafından satın alınan bütün gıda maddelerini muayene ve bunların kabul veya reddine dair düzenlenecek tutanağı imza eder (39. madde).  Tabip, temaruz eden (kandırmaya yeltenen) hükümlü ve tutuklularla tedaviden kaçmaya çalışanların ve kurumun sağlığını bozacak şekilde hareket edenlerin adlarını müdüre bildirir (40. madde).  Tabip, kurumda çıkan hastalıkların türü ve hastalananların sayısına, hastalıkların önüne geçmek için uygun gördüğü önlemlere ve ayrıca iaşenin (devlet verilen besinler) kalitesine, miktarına ve dağıtım şekillerine, hükümlü ve tutuklular ile personelin temizliğine ve elbiseleri ile yatak takımlarına, kurumun sıhhi tesisat, ısıtma, aydınlatma ve havalandırma tesislerinin sağlık şartlarına uygun bir şekilde yürütülüp yürütülmediğine dair hususları, her ay sonunda, hazırlayacağı bir raporla müdüre bildirir. Müdür bu raporda belirtilen tavsiyelerin yerine getirilmesi için gerekli tedbirleri alır (41. madde).  Zincir ve demire vurma önlem olarak uygulanamaz. Kelepçe, akıl hastaları için kullanılan gömlek ve benzeri bedensel hareketi kısıtlayıcı araçlar aşağıdaki haller dışında kullanılamaz: a. Sevk ve nakil sırasında kaçmasını önlemek için b. Tıp görevlisinin talimat ve gözetiminde olmak üzere tıbbi nedenlerle c. Diğer kontrol yöntemlerinin yetersizliğinde hükümlü ve tutuklunun kendisine veya başkalarına zarar vermesine veya eşyayı tahrip etmesine engel olmak için müdürün emriyle tıp görevlisine derhal danışılması ve durumun ilgili idari makama bildirilmesi koşuluyla (172. madde).  Hücre hapsi cezasının infazından önce hükümlü; tabip tarafından muayene edilir. Muayene sonunda hükümlünün bu cezaya katlanamayacağı anlaşılırsa, infaz sonraya bırakılır veya tabibin uygun göreceği aralıklarla yerine getirilir. Ceza süresi içinde hükümlü, tabibin gözetim ve denetimi altında bulundurulur (173. madde). B- Hastanelere Getirilen Tutuklu ve Hükümlülere Yönelik Hekim Tutumu: Hekim tutuklu ve hükümlülere de tamamen tarafsız olarak ve hasta haklarına uygun olarak yaklaşmalı, Kitabın “İnsan Hakları İhlalleri” bölümünde anlatıldığı üzere, gözaltı muayenelerinde tanımlanan prosedüre uygun olarak muayenelerini yapmalı, mahkum koğuşlarında bulundurulan hastaların tedavi ve bakımları aksatmamalı, gerekli sayıda sağlık personeli bulundurulmalı ve acil girişim için gerekli donanım sağlanmalı, hastaların tıbbi ve cerrahi tedavileri, tıp dışı nedenler ve dinamiklerle aksatılmamalıdır. Tokyo Bildirgesinin ön deyişinde "Tıbbı insanlığın hizmetine sunmak, kişiler arasında herhangi bir ayrım yapmadan beden ve ruh sağlığını korumak ve iyileştirmek, hastaların acılarını dindirmek ve onları rahatlatmak, tıp doktorlarına tanınmış bir ayrıcalıktır" denilmektedir. Gözaltına alınmış veya tutuklu ya da hükümlü kimselerin muayenelerine ilişkin diğer noktalar Kitabın “İnsan Hakları İhlalleri” başlığı altında ayrıntılı olarak anlatılmıştır. HEKİMLERİN ADLİ HEKİMLİK HİZMETLERİ İLE İLGİLİ GÖREV VE SORUMLULUKLARI Hekimlerin adli sorumlulukları, ihbar (bildirim) yükümlülüğü (karşılaşılan adli olayları adli makamlara bildirmek), ve bilirkişilik görevleri şeklinde tanımlanabilir. Bunlardan ihbar yükümlülüğü aynı zamanda hekimlerin tanı koyucu ve tedavi edici hizmetleri içersinde yer alan sır saklama yükümlülüğü ile yakından ilişkili bulunması nedeniyle, “Hekimlerin Sır Saklama Ve İhbar (Bildirim) Yükümlülüğü” konu başlığı altıda ayrıntılı olarak anlatıldığı için, bu bölüm başlığı altında bu konuya ayrıca yer verilmemiştir. BİLİRKİŞİLİK KAVRAMI Adli olaylarda özel bilgisinden istifade edilen kimseye bilirkişi-ehlihibre-ehlivukuf denir. Yasalarımıza göre, soruşturma ve yargılama sürecinde çözümü özel veya teknik bir bilgiyi gerektiren hallerde bilirkişinin oy ve düşüncesinin alınmasına karar verilebilir. HEKİMLERİN BİLİRKİŞİLİK YÜKÜMLÜLÜĞÜ Türkiye’de hekimlik yapma yetkisine haiz her hekim, mahkemeler tarafından sağlık konusunda bilirkişilik hizmeti yapmak üzere görevlendirilebilir. Hekimin adli olgularda yapacağı muayene ve vereceği kararlar, hem sanık hem de mağdur tarafı ilgilendirdiğinden, adaletin oluşmasında oldukça önemli rol üstlenmektedir. Hekimin bu görev ve sorumluluğu;  Adli olguların ve ölülerin muayenelerinin yapılması;  Otopsiye katılması,  Çeşitli lezyonların saptanıp, tanınması (identifikasyon), travmatik lezyonların niteliğinin belirlenmesi,  Kan, saç, sperm gibi biyolojik oluşumların incelenmesi,  Suçlu, mağdur ve medeni haklarını kullanmak isteyenlerin durumlarının saptanması ve tanımlanması,  Bunlara ait raporların yazılarak adli makamlara bildirmesi şeklindedir. Hekimlerin bilirkişilik sorumlulukları aşağıda belirtilen yasalara dayanmaktadır. 1219 sayılı Tababet ve İlgili Mesleklerin Tarzı İcrasına Dair Kanun’ un 11. maddesi: “Mahkemeler, bilirkişi olarak Türkiye’de hekimlik yapma yetkisine sahip hekimlere başvurabilirler”; 244 sayılı Sağlık Hizmetlerinin Sosyalleştirilmesine İlişkin Kanunun 10. maddesi’ nde; “Sağlık ocağı hekimleri, kendi ocakları içinde adli tabiplik görevini sürdürürler”; Sağlık Bakanlığı Temel Sağlık Hizmetleri Genel Müdürlüğü’nün 11.7.1986 tarih ve 9058 sayılı genelgesi’ nde; “Adli tıp hizmetleri, poliklinik hizmetleri ve memurların rapor hizmetleri esas itibariyle hastanelerde toplanmıştır. Hastane olmayan ilçelerde sağlık merkezlerinde bu görevler ifa edilecektir. Mesai saatleri dışında adli tıp hizmetleri sağlık müdürlüğünce düzenlenecek listeye göre, hastanede bulunan pratisyen hekim, kafi gelmediği taktirde sağlık ocaklarında bulunan pratisyen hekimler tarafından nöbetle ifa edilecektir”; 5017 sayılı Sağlık Bakanlığı Teşkilat Kanununun 31. maddesinde, “Hükümet tabipleri (günümüzde sağlık ocağı tabipleri), adli tabip bulunmayan yerlerde ek görev olarak bunlara ait işleri de yaparlar” hükümleri yer almakta; 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’nun 87. maddesinde, Memurlara ikinci görev verilmesi yasaklanmış olmakla birlikte, “bilirkişilik görevi” aynı maddede belirtilen “istisnalar” olarak gösterilmektedir. Her bölgede yeterince adli tıp uzmanı bulunmasının olanaksızlığı göz önüne alınarak adli tıp uzmanının bulunmadığı illerde veya adli tıp uzmanının bulunduğu illerin ilçe ve köylerinde, yukarıdaki maddeler kapsamında adli tıp uzmanının bazı görevlerini sağlık ocağı tabibi yapmaktadır.

Paylaş:

Emsal Kararlar

Yeni Eklenenler

Sosyal Medyada Biz

error: Özderin Avukatlık Bürosu - Ankara - Uzman Kadromuza ulaşmak için lütfen arayınız ! 0312 428 03 13