İdarelerin Dava Açmadan Önce Karşı Tarafı Sulhe Davet Etmesi Zorunluluğu

İdarelerin Dava Açmadan Önce Karşı Tarafı Sulhe Davet Etmesi Zorunluluğu

İdarelerin Dava Açmadan Önce Karşı Tarafı Sulhe Davet Etmesi Zorunluluğu

İdarelerin Dava Açmadan Önce Karşı Tarafı Sulhe Davet Etmesi Zorunluluğu

Kamu İdarelerinin Vatandaşla Olan Uyuşmazlıklarda Dava Açmadan Önce Karşı Tarafı Sulhe Davet Etmesinin Hukuk Devletinin Bir Gereği Olduğu,

İdarece 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununda idare lehine hükmedilen vekâlet ücretlerinin şahıslardan tahsili için ön başvuru zorunluluğu bulunmadığı öne sürülmüş ise de, 659 sayılı KHK uyarınca, idarelerin adli yargıda dava açmadan veya icra takibine başlamadan önce karşı tarafı sulhe davet etmesinin esas olduğu,

Güncel kamu yönetimi anlayışı ve iyi yönetim ilkeleri çerçevesinde idari yargıdan doğan uyuşmazlıklarda da emsalen 659 Sayılı KHK kapsamında uygulama yapılması gerektiği hakkında.

Kamu Denetçiliği Kurumu’nun 27.09.2021 tarihli kararı:

 

İdarelerin Dava Açmadan Önce Karşı Tarafı Sulhe Davet Etmesi Zorunluluğu

  1. BAŞVURANIN İDDİA VE TALEPLERİ

Kurumumuza… tarafından yapılan başvuruda özetle;

Bitlis Eren Üniversitesi aleyhine Van 3. İdare Mahkemesi nezdinde açmış olduğu davayı kaybettiğini ve aleyhine vekâlet ücretine hükmedildiğini, Bitlis Eren Üniversitesi Hukuk Müşavirliği’nden ile 26.05.2021 tarihinde telefon yoluyla irtibat kurduğunu ve hükmedilen ödemeyi yapacağını bildirdiği, ödeme için meblağın ve hesap numarasının tarafına bildirilmesini beklerken idarenin doğrudan icraya gittiğini ve mağduriyetine neden olduğunu belirterek; mahkemelerce hükmedilen vekâlet ücretlerinin tahsilinde ilgilisine öncelikle ödemeye davet yazısı gönderilmesi hususunda idarenin uyarılmasını talep etmektedir.

  1. İDARENİN BAŞVURUYA İLİŞKİN AÇIKLAMALARI

İdari yargı kararlarında, idare aleyhine hükmedilen vekâlet ücretlerinin idareden tahsili için ön başvuru yapma zorunluluğu bulunmasına rağmen (2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun madde 28), idare lehine hükmedilen vekâlet ücretlerinin şahıslardan tahsili için ön başvuru zorunluluğu bulunmadığı, ayrıca, İcra ve İflas Kanununun İlamların İcrası başlıklı 24 ve devamı maddelerinde de ilamların icrası için ön başvuru yapma zorunluluğundan bahsedilmediği, bu durumda ilamda hükmedilen vekâlet ücretinin tahsili için ödemeye davet yazısının gönderilmesi yasal bir zorunluluk olmadığından, yapılan işlemler hukuka uygun olduğu belirtilmiştir.

III. İLGİLİ MEVZUAT

2709 sayılı T.C. Anayasası’nın “Cumhuriyetin nitelikleri” başlıklı 2.maddesinde; “Türkiye Cumhuriyeti, toplumun huzuru, millî dayanışma ve adalet anlayışı içinde, insan haklarına saygılı, Atatürk milliyetçiliğine bağlı, başlangıçta belirtilen temel ilkelere dayanan, demokratik, lâik ve sosyal bir hukuk Devletidir”

“Hak arama hürriyeti” başlıklı 36. maddesinde; “Herkes, meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahiptir. Hiçbir mahkeme, görev ve yetkisi içindeki davaya bakmaktan kaçınamaz”,

“Temel hak ve hürriyetlerin korunması” başlıklı 40. maddesinde; “ Anayasa ile tanınmış hak ve hürriyetleri ihlal edilen herkes, yetkili makama geciktirilmeden başvurma imkânının sağlanmasını isteme hakkına sahiptir. Devlet, işlemlerinde, ilgili kişilerin hangi kanun yolları ve mercilere başvuracağını ve sürelerini belirtmek zorundadır. Kişinin, Resmî görevliler tarafından vaki haksız işlemler sonucu uğradığı zarar da, kanuna göre, Devletçe tazmin edilir. Devletin sorumlu olan ilgili görevliye rücu hakkı saklıdır.”,

“Adli uyuşmazlıklarda sulh” başlıklı 9. maddesinde; “İdarelerin adli yargıda dava açmadan veya icra takibine başlamadan önce karşı tarafı sulhe davet etmesi esastır. İdareler, kendi aleyhlerine dava açılacağını veya icra takibine başlanılacağını öğrenmeleri durumunda da karşı tarafı sulhe davet edebilirler. Sulhe davet, uyuşmazlığın tarafı olan gerçek veya tüzel kişilerce de yapılabilir.

İlgili mevzuatında daha uzun bir süre öngörülmediği takdirde, sulhe davette karşı tarafa, ifa, itiraz veya sulh teklifinde bulunmak üzere otuz güne kadar süre verilir. Gecikmesinde sakınca bulunan veya işin mahiyeti gereği süre verilmesinde fayda görülmeyen hallerde doğrudan dava ve icra yoluna başvurulabilir.

Dava konusu edilmiş veya icraya intikal etmiş uyuşmazlıklarda da taraflarca sulh teklifinde bulunulabilir. 21/7/1953 tarihli ve 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun kapsamı dışında kalan tüm taksit tekliflerinin değerlendirilmesi de bu madde kapsamında yapılır. Sulh başvurularının altmış gün içinde sonuçlandırılması zorunludur. Sulh başvurusu altmış gün içinde sonuçlandırılmamışsa istek reddedilmiş sayılır”

  1. DEĞERLENDİRME VE GEREKÇE

Başvuran, 1 numaralı paragrafta ayrıntılarına yer verilen başvurusunda özetle; mahkemelerce hükmedilen vekâlet ücretlerinin tahsilinde ilgilisine öncelikle ödemeye davet yazısı gönderilmesi hususunda idarenin uyarılmasını talep etmektedir.

“Hukuk devleti; insan haklarına dayanan, bu hak ve özgürlükleri koruyup güçlendiren, eylem ve işlemleri hukuka uygun olan, her alanda adaletli bir hukuk düzeni kurup bunu geliştirerek sürdüren, hukuki güvenliği sağlayan, Anayasa'ya aykırı durum ve tutumlardan kaçınan, hukuku tüm devlet organlarına egemen kılan, Anayasa ve kanunlarla kendini bağlı sayan, yargı denetimine açık olan devlettir.” (Anayasa Mahkemesi E.2013/44, K.2013/59, Resmi Gazete Tarihi: 02/05/2013)

İdare eylem ve işlemlerinde kanunun çizdiği sınırlar içerisinde kalmak zorundadır. Anayasanın 8. maddesinde bu husus yürütme yetkisi ve görevi Anayasa ve Kanunlara uygun olarak kullanılır ve yerine getirilir denilerek ifade edilmiştir. (Kemal Gözler- Gürsel Kaplan İdare Hukukuna Giriş Ekin Basın Yayın Dağıtım Ağustos 2017, s.28)

Genel bütçe kapsamındaki kamu idareleri (Türkiye Büyük Millet Meclisi, Cumhurbaşkanlığı, Anayasa Mahkemesi, Yargıtay, Danıştay, Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu ve Sayıştay dâhil) ve özel bütçeli idarelerin hukuk hizmetlerinin etkili, verimli ve usul ekonomisine uygun şekilde yerine getirilmesine ve bu hizmetlerin yürütülmesinde uygulama birliğinin sağlanmasına yönelik usul ve esasların belirlenmesi amacıyla 659 Sayılı Genel Bütçe Kapsamındaki Kamu İdareleri ve Özel Bütçeli İdarelerde Hukuk Hizmetlerinin Yürütülmesine İlişkin Kanun Hükmünde Kararname yürürlüğe girmiştir.

Kararnamenin genel gerekçesinde; Kamuda hukuk hizmetinin yürütülmesine ilişkin farklı ve pek çok sayıdaki hukuki düzenleme yerine tek bir kanuni düzenleme yapılarak hukuk hizmetlerinde uygulama birliğinin ve sadeleşmenin sağlanmasının hedeflendiği, ayrıca idarelere sulhe davet mekanizması getirilmekle kamu idarelerinin vatandaşla olan uyuşmazlıklarda dava açmadan önce karşı tarafı sulhe davet etmesi öngörülerek vatandaşın hak ve menfaatini gözetecek şekilde uyuşmazlığın öncelikle sulh yoluyla çözümlenmesi, tarafların sulh koşullarında anlaşamamaları halinde uyuşmazlıkların yargıya intikal ettirilmesinin yolunun açılacağı, bu düzenlemeler ile idarelere karşı açılacak davaların azalacağı gibi davaların kısa sürede bitirilmesinin de sağlanarak gerek idarelerdeki gerekse yargı mercilerindeki iş yükünün azaltılmasına katkı sağlanacağının belirtildiği görülmektedir

İdare Mahkemesince hükmolunan vekalet ücretinin 659 sayılı KHK’nın 9 uncu maddesinin kapsamında olmadığı, somut olayda idare tarafından ödemeye davet yazısı gönderilmemesinin yürürlükte bulunan mevzuat hükümlerine aykırılık teşkil etmediği görülse de güncel kamu yönetimi anlayışı ve iyi yönetim ilkeleri çerçevesinde idareden beklenen davranışın emsalen, idari yargıdan doğan uyuşmazlıklarda da 659 Sayılı Kanun Hükmünde Kararname kapsamında uygulama yapılabileceği değerlendirilmektedir.

Başvuranın iddiaları, idarenin konuyla ilgili açıklamaları, ilgili mevzuat, yargı kararları ve tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; İdare her ne kadar lehine hükmedilen vekâlet ücretlerinin şahıslardan tahsili için ön başvuru zorunluluğunun bulunmadığını, mevzuatın kendisine yazılı bildirimde bulunma şeklinde bir yükümlülük yüklenmediğini belirtmekte ise ve İYUK’ta idare aleyhine hükmedilen vekâlet ücretlerinin idareden tahsili için ön başvuru yapma zorunluluğu bulunmasına rağmen (2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun madde 28), 659 Sayılı Genel Bütçe Kapsamındaki Kamu İdareleri ve Özel Bütçeli İdarelerde Hukuk Hizmetlerinin Yürütülmesine İlişkin Kanun Hükmünde Kararname düzenlemesinin somut olay bağlamında kurumun iç düzenleyici bir işlemi olmasından öte bir anlam taşıdığı ve günümüz kamu yönetimi anlayışı ve iyi yönetim ilkeleri çerçevesinde idareden beklenen davranışın emsalen, idari yargıdan doğan uyuşmazlıklarda da 659 Sayılı Kanun Hükmünde Kararname kapsamında uygulama yapılabileceği anlaşıldığından idarenin işleminin hakkaniyete aykırı olduğu değerlendirilmiştir.

 Yukarıda açıklanan gerekçe ve dosya kapsamına göre, BAŞVURUNUN KABULÜ ile;

İdarenin bundan sonraki işlemlerinde güncel kamu yönetimi ve iyi yönetim ilkeleri çerçevesinde, mahkemelerce hükmedilen vekâlet ücretlerinin tahsilinde ilgilisine öncelikle ödemeye davet yazısı göndermesine yönelik makul sürede işlem tesisi için BİTLİS EREN ÜNİVERSİTESİ REKTÖRLÜĞÜNE TAVSİYEDE BULUNULMASINA,6328 sayılı Kamu Denetçiliği Kurumu Kanununun 20 nci maddesinin üçüncü fıkrası uyarınca, Bitlis Eren Üniversitesi Rektörlüğü tarafından bu karar üzerine tesis edilecek işlemin otuz gün içinde Kurumumuza bildirilmesinin zorunlu olduğuna,

Tavsiye Kararının BAŞVURANA ve BİTLİS EREN ÜNİVERSİTESİ REKTÖRLÜĞÜNE tebliğine;

Türkiye Cumhuriyeti Kamu Başdenetçisince karar verildi.’’

Paylaş:

Emsal Kararlar

Yeni Eklenenler

Sosyal Medyada Biz

error: Özderin Avukatlık Bürosu - Ankara - Uzman Kadromuza ulaşmak için lütfen arayınız ! 0312 428 03 13