Eser Sözleşmeden Doğan Hakediş Alacaklarında Temerrüt
Sözleşmeden kaynaklanan alacaklar sebebiyle faiz istenebilmesi için borçlunun temerrüde düşürülmesi ya da borcun kesin vadeye bağlı olmasının zorunlu olduğu,
Yüklenici tarafından gönderilen ihtarnamenin borçlu idareyi temerrüde düşürücü etkisinin olduğunun kabul edilebilmesi için, ihtarnamenin belirli bir süre içerisinde bir borcun ödenmesi ihtarını içermesinin zorunlu olduğu,
Alacaklının faize dair önceki temerrüt halinden kaynaklanan alacaklarını saklı tutmadan borçlu idareye yeni bir süre vermesi halinde ilk temerrüt halinin ortadan kalkacağı, faiz alacağının yeni oluşan temerrüt tarihinden itibaren yürütülebileceği hakkında.
Yargıtay 15. Hukuk Dairesi’nin 25.5.2015 Tarihli Kararı :
“…
KARAR : Dava, eser sözleşmesinden kaynaklanan bakiye iş bedelinin tahsili istemine dair olup, mahkemece davanın kabulüne dair verilen karar davalı iş sahibi idare vekilince temyiz edilmiştir.
1- ) Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davalı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışından kalan ve yerinde olmayan sair temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir.
2- ) Davacı yüklenicinin alacağının kaynağı haksız fiil ya da sebepsiz zenginleşme değil, sözleşmedir. Sözleşmeden kaynaklanan alacaklar sebebiyle faiz istenebilmesi için borçlunun temerrüde düşürülmesi ya da borcun kesin vadeye bağlı olması zorunludur. Sözleşme tarihi itibariyle yürürlükte bulunan 818 Sayılı Borçlar Kanunu'nun 101/1 ve dava tarihinde yürürlükte bulunan 6098 Sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 117/1. maddeleri uyarınca muaccel bir borcun alacaklısı tarafından bir ihtarname ile temerrüde düşürülmeyen borçludan faiz istenemez. Alacaklı tarafından gönderilen ihtarnamenin borçluyu temerrüde düşürücü etkisinin olduğunun kabul edilebilmesi için, ihtarnamenin belirli bir süre içerisinde bir borcun ödenmesi ihtarını içermesi zorunludur. Bir bedel içermeyen ya da içeriğinden bedel belirlenemeyen ihtarnameler borçluyu temerrüde düşürücü nitelikte kabul edilemez.
Ayrıca, temerrüde düşürücü bir ihtarnamenin tebliğinden sonra alacaklının, faize dair önceki temerrüt halinden kaynaklanan alacaklarını saklı tutmadan borçluya yeni bir süre vermesi halinde, ilk temerrüt hali ortadan kalkacak ve yeni oluşan temerrüt tarihi, faiz başlangıcına esas olacaktır.
Somut olayda, davacı yüklenici tarafından davalı idareye verilen ve mahkemece temerrüde esas kabul edilen 10.6.2008 ve bu tarihten sonra yine idareye verilen 18.12.2008 tarihli dilekçeler bedel içermemesi sebebiyle temerrüde esas teşkil etmeyeceği gibi ekinde serbest meslek makbuzunun da bulunduğu ve bu sebeple talep edilen bedelin belirli olduğu 15.3.2012 tarihli dilekçeyle davalı idareden yeniden ödeme talep edilmiş ve bu dilekçede önceye dair faiz hakkı saklı tutulmamıştır. Bu dilekçe, davalı idareye yeniden süre verilmesi anlamına geldiğinden, davalı iş sahibi idare açısından temerrütün bu dilekçenin idare kayıtlarına alındığı 19.3.2012 tarihinde oluştuğunun kabulü gerekir. Bu durumda mahkemece, hüküm altına alınan alacağa 19.3.2012 tarihinden itibaren faiz yürütülmesi yerine 10.6.2008 tarihinden itibaren faiz yürütülmesi doğru olmayıp, kararın bu yönden bozulması gerekirse de, bu hatanın düzeltilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 Sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun 438/VII. maddesi uyarınca hükmün düzeltilerek onanmasına karar verilmesi gerekmiştir.
SONUÇ : Yukarıda 1. bentte açıklanan sebeplerle davalı iş sahibi idare vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine, 2. bent uyarınca kabulüyle kararın hüküm fıkrasının 2. paragrafında yer alan "10.6.2008" tarihinin karar metninden çıkarılarak yerine "19.3.2012" tarihinin eklenmesine, hükmün değiştirilmiş bu şekliyle DÜZELTİLEREK ONANMASINA, ödenen temyiz peşin harcının istenmesi halinde temyiz eden davalıya iadesine, karara karşı tebliğ tarihinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme isteminde bulunulabileceğine, 25.05.2015 tarihinde oybirliği ile karar verildi.
* Yargı mercileri tarafından verilen kararlar yürürlükte bulunan mevzuat hükümlerine ve olayın özelliklerine göre verilen kararlar olup; kararların emsal karar olarak uygulanıp uygulanmayacağı her somut olay özelinde ayrıca değerlendirilmelidir. Kapsamlı değerlendirme ve benzer içtihat örnekleri için ilgili departmanımız ile iletişime geçiniz