Alınan rıza iki türlüdür;
Genel Rıza: Hastaneye girişte alınan rızadır. Bu tür rızalar, özellikli ameliyatlar sonrası oluşabilecek kötü sonuçlar konusunda ayrıntılı bilgiler içermediği için, bu durumlarda hekim sorumlu tutulabilmektedir.
İhbarlı Rıza: Yapılacak tedavi ve girişimler öncesi ayrıntılı olarak yapılan bilgilendirme sonucu alınan rızadır.
Rıza alınacak asıl tıbbi girişimi hastadan saklayarak, daha basit bir işlem yapılacakmış gibi yapılan bilgilendirmeler sonrası alınacak rızalar hukuka aykırıdır. Hasta yeterince aydınlatmadan yapılan izinsiz tıbbi girişimlerde vücut bütünlüğünü bozan hekim, bundan dolayı sorumlu tutulmaktadır.
Hasta tedavinin sonuçları hakkında bilgi edinmek istemiyorsa bilgi verilmemelidir.
Acil durumlar, hastanın bilinçli olmaması, doğal afet, çok sayıda insanın yaralandığı kazalar gibi hallerde aydınlatma görevi söz konusu değildir. Müdahale hasta için hayati önem taşıyorsa, hasta razı olmayabileceği için riskler üzerinde fazla durulmamalıdır.
Aşağıdaki durumlarda aydınlatma zorunluluğu ortadan kalkar:
Hastanın yazılı veya tanık huzurunda aydınlatma istemediğini belirtmesi,
Tehlike olasılığının nadir olduğu basit girişimlerde (enjeksiyon, pansuman, sonda uygulaması gibi),
Hastanın önceden bilgi sahibi olduğu hallerde (hastanın sağlık personeli olması ya da daha önce aydınlatılmış olması gibi),
Aydınlatma sırasında verilen bilgilerin sağlık açısından riskli olduğu hallerde,
Hastanın açıklamaları anlayamayacak halde olduğu durumlarda (Şuuru kapalı veya anestezi altındaki hastalarda olduğu gibi).
Rıza alımı ile ilgili olarak dikkat edilmesi gereken genel kurallar ise aşağıda sıralanmıştır:
Rıza alınması sırasında kişinin bilinci açık olmalı, iyiyi kötüden ayırabilme ve anlama yetileri yerinde olmalıdır. Temyiz kudretinden yoksun akıl hastalığı veya akıl zayıflığı olanların, bilincini yitirmiş ve şuuru kapalı kişilerin, veli veya vasisi olmayan küçüklerin rızaları geçerli değildir.
Kişi ergin olmalıdır. TMK’ (Türk Medeni Kanunu) na göre normalde ergin olma yaşı 18 yaş bitimi iken (madde 11); evlilik veya kendisinin istemi ve velisinin rızasıyla 15 yaşını dolduran küçük, mahkeme kararı ile ergin kılınabilmektedir. Bu nedenle çocuk 15 yaşından büyük, ancak 18 yaşını doldurmamışsa ya da yasal olarak ergin değilse, hem kendinden, hem de veli veya vasisinden rıza alınmalıdır. 15 yaşından küçük çocuklar için ise, kendi rızası söz konusu olmayıp, veli veya vasisinin onamı gereklidir. Çocuğun 15 ila 18 yaş arasında olduğu durumlarda; veli veya vasisinin rızası olmasına karşın, kendi rızası yoksa tıbbi işlemlere tabi tutulabilmesi etik açıdan uygun olmayacaktır. Veli kavramı, anne babası evli olan çocuklarda anne ve babanın ortak iradesini (TMK, madde 336/1); ayrılık ve boşanma halinde mahkeme kararı ile velayete hükmedilen eşi (TMK, madde 336/2 ve 3); eşlerden birinin ölümü halinde diğer esi (TMK, madde 336/ 3); anne babası evli olmayan çocuklarda anneyi (TMK, madde 337) ifade eder. Vasi kavramı ise; velayeti anne ve/veya babadan alınmış ya da anne ve babası ölmüş çocuklar veya yasal kısıtlamalar nedeniyle (bakınız: adli psikiyatri) kısıtlanmış kişilerin, kişiliğini ve malvarlığı ile ilgili tüm çıkarlarını korumak ve hukuki işlemlerde onu temsil etmek üzere mahkeme tarafından görevlendirilen kişiyi tanımlar.
Bilincini yitirmiş veya temyiz kudretinden yoksun ya da veli veya vasisi olmayan hastaya, acil durumlarda onun sağlığı için tıbbın gerektirdiği yardımı kusursuz bir müdahale ile sağlayarak tedavi etmesi halinde, rıza alınmasa da hekim sorumlu tutulamaz.
Veli, vasi veya hastanın yakınları kötü niyetli olarak rıza vermiyorsa hekim mahkemeden yardım isteyebilir.
Hastanın bilinci ve iradesi yerinde ise mutlaka rıza alınmalıdır.
Acil hastalarda bilinç yerinde ise tutanağa geçirilmek şartı ile sözlü rıza geçerli olabilir. Acil girişimler sırasında saptanan ve hastanın sağlığını iyi yönde etkileyecek işlemler yapılabilir, ancak bu konularda büyük risklere girilmemelidir.
Rızanın geçerli olabilmesi için; korkutularak, hile ile, maddi veya manevi baskı ile alınmamış olması gereklidir.
Aşağıdaki durumlarla tıbbi nedenlerle rıza alınmış olsa bile, hukuken geçerliliği bulunmamaktadır:
Tedavi ve girişimlerin risklerinin anlatılmadığı durumlar,
Ahlaka, edebe ve yasalara aykırı durumlar (hymenoplasti, hukuken geçerli mazereti bulunmayan cinsiyet değişikliği ameliyatları gibi),
Yasal sürelerin üzerindeki kürtajlar için verilen rızalar,
Ötenazi gibi durumlar için verilen rızalar.