– Gerekçeler mantıki bir sıra içinde ortaya konulmalı , ulaşılan hukuki sonuçlar bakımından, olumlu olanları , olumsuz olanlardan, asli olanları , ikincil, tamamlayıcı olanlardan önce belirtilmelidir.
– Kararın bütün unsurlarını kapsayan öze yönelik bir anlatım tercih edilmelidir. “gerekçe ne kadar uzun olursa o kadar iyidir” düşüncesi yanlıştır. Olayı tam olarak kapsayan ikna edici bir gerekçe her zaman tercih edilmelidir. Şu da unutulmamalıdır ki uzun anlatımlar, önemli noktaların gözden kaçırılmasına ve kararın ayrıntıya boğulmasına neden olur.
– Basit ve anlaşılabilir bir dil kullanılmalıdır.
IV. YARGI KARARLARININ GEREKÇELERİNİN BAĞLAYICILIĞI
C.Anayasa Mahkemesi Kararlarının Gerekçelerinin Bağlayıcılığı
Anayasa Mahkemesi (AYM) kararları kesindir. Kararların kesinliği, bu kararlara karşı herhangi bir başvuru yerinin bulunmaması anlamına gelir. AYİM’nin verdiği kararı, kendisi dahil, hiçbir makam kaldıramaz, ya da değiştiremez. Anayasaya göre, Anayasa Mahkemesi kararları Resmi Gazete’de hemen yayımlanır; yasama, yürütme ve yargı organlarını, yönetsel makamları, gerçek ve tüzel kişileri bağlar (md. 153, son fıkra) Anayasa Mahkemesi kararlarındaki gerekçenin bağlayıcı olup olmadığı konusu tartışmalıdır. Kimileri, Anayasa Mahkemesi kararlarındaki gerekçenin bağlayıcı olmaktan çok, açıklayıcı ve yol gösterici olduğunu söylemektedirler.
GÖZLER’e göre ; Anayasa Mahkemesinin kararının gerekçesine de bağlayıcılık gücü atfedilmesi, Anayasa Mahkemesinin yasama, yürütme ve yargı organlarına ve hatta gerçek ve tüzel kişilere emir ve talimat vermesi anlamına gelir. Zira, eğer gerekçe bağlayıcı olursa. Anayasa Mahkemesinin. Anayasanın bir maddesi konusundaki yorumunun yasama, yürütme ve yargı organlarını ve hatta ülkedeki herkesi bağladığı sonucu ortaya çıkar. Hukuk sistemimizde, yasama organının Anayasanın bir maddesini, Anayasa Mahkemesinin yorumladığı şekilde yorumlamasını emreden bir hüküm yoktur. Eğer yasama organı, Anayasanın bir maddesini başka türlü yorumluyorsa ve bu yorum doğrultusunda bir kanun çıkarmışsa, bu kanun hakkında iptal davası açılmışsa, Anayasa Mahkemesi kanunu iptal ederek yasama organının yaptığı yorumu geçersizleştirebilir. Ancak bunun dışında başka bir şey yapması mümkün değildir. Keza hukuk sistemimizde, yürütme organının Anayasanın bir maddesini, Anayasa Mahkemesinin yorumladığı şekilde yorumlamasını emreden bir hüküm yoktur. Eğer yürütme organı, Anayasanın bir maddesini başka türlü yorumluyorsa ve bu yorum doğrultusunda bir bireysel veya düzenleyici işlem yapmışsa, bu işlemler Anayasa Mahkemesinin denetimine tâbi olmadığına göre, Anayasa Mahkemesinin kendi yorumunu yürütme organına empoze etmesi mümkün değildir. Nihayet, hukuk sistemimizde, adlî, idarî ve askerî yargı kollarında yer alan mahkemelerin de Anayasanın bir maddesini, Anayasa Mahkemesinin yorumladığı şekilde yorumlamasını emreden bir hüküm yoktur. Eğer ilk derece mahkemeleri. Anayasanın bir maddesini başka türlü yorumluyorsa ve bu yorum doğrultusunda karar veriyorlarsa, bu kararların temyiz mercii Anayasa Mahkemesi olmadığına göre, Anayasa Mahkemesinin kendi yorum tarzını mahkemelere empoze etmesi mümkün değildir. Ülkemizde her yargı kolunda Anayasanın bir hükmünü yorumlama konusunda nihaî yetki, o yargı kolunun yüksek mahkemesine aittir. Yargıtay veya Danıştay’ın Anayasanın bir maddesini, Anayasa Mahkemesinin anladığı şekilde yorumlama zorunluluğu yoktur. Anayasa Mahkemesi Yargıtay ve Danıştay’ın üst mahkemesi değildir. Anayasa Mahkemesi kararlarının Yargıtay ve Danıştay’ı bağlamasının anlamı, bu mahkemelerin Anayasa Mahkemesinin iptal ettiği bir kanuna göre artık hüküm verememeleridir.