B- İDARİ EYLEMLER
İdari eylem ise:İdarenin fizik alanda değişiklik yapan iş,hareket,ameliye ve çalışmalardır. İdari işlemler hukuk alanında sonuç doğurduğu halde eylemler fizik alanda sonuç doğurur. Gerçi idari eylemlere de bazı hukuki sonuçlar izafe edilir ve hukuki sonuç doğururlar. Fakat bu etki ve sonuçlar eylemin bizatihi ve kendiliğinden doğurduğu hükümler olmayıp hukuk düzenin ilgililere tanıdığı hak ve yetkilerin kullanılması yani irade açıklaması ortaya konabilir. Diğer bir deyişle eylemler hukuk kurallarının öngördüğü etki ve sonuçların şartı fakat doğrudan amili değildir.
C-İDARİ İŞLEM VE EYLEM ARASINDAKİ FARKLAR
İdari işlemleri yapmaya yetkili organları hukuk kuralları tespit ve tayin etmiştir. Hangi kamu görevlisinin idari işlem tesis edeceği sınırlı ve sayılı olarak belirtilmiştir. İdari eylemler ise kural olarak kamu görevlilerinin tümü tarafından gerçekleştirilmektedir. Bu husus tüm kamu görevlileri ödevlidir denilebilir. Bunun gibi idari işlemler kumu görevlilerinin yetki alanına idari eylemler ise ödev alanına yönelmiş olduğu söylenir.
İdari organ ve makamlar işlem tesis etme yetkisi ile donatılmış idari personel ise idari eylemlerde bulunma görevi ile yükümlü tutulmuştur. İdari işlem tesis etme yetkisine sahip makam ve organlar nispeten sınırlı olmaları nedeni ile bu tür işlemlerin sınıflandırılması kolaydır. Bu tür işlemler daha sıkı kayıt ve şarta bağlanmış olup sıkı bir kanunilik ilkesi vardır. İdari eylemler ise sayı itibari ile çok olduğundan tasnifi mümkün değildir. Bu konuda farlı bir tanımda: idari eylemler hukuk alanında değişik yapmaya yönelik irade beyanına dayanmayıp maddi alanda idarenin bilerek veya bilmeden değişiklik meydana getiren hareketleri ve idari faaliyetler sırasındaki fiili durumları ifade etmektedir.
İdari eylemler bir idari işlemin uygulamasına ilişkin olabileceği gibi doğrudan icra edilen fiili durumlarda olabilir. İdari işlemleri ancak belli ve sınırlı irade açıklamaya yetkili kamu görevlileri yapabilirken;idari eylemler herhangi bir kamu görevlisi tarafından yapıla bilir. Ancak bazı eylemler meslek mensupları tarafından yapılabilir.
III- İDARENİN SORUMLULUĞU
A-GENEL OLARAK
İdarenin sorumluluğu,yürüttüğü faaliyetlerin tabi olduğu hukuki rejime göre değişmektedir. İdarenin özel hukuka faaliyetlerinden dolayı sorumluluğu özel hukuktaki sözleşme ve haksız fiil sorumluluğudur.
İdarenin idare hukukuna tabi faaliyetlerinden dolayı yaptığı eylem ve işlemlerden dolayı meydana gelen zararlardan sorumluluğu idari sorumluluktur. İdarenin yaptığı eylem ve işlemlerden dolayı sorumlu olması çağdaş hukuk devleti kuramının bir gereğidir.
B- İDARENİN SORUMLULUĞUNUN POZİTİF DAYANAKLARI
İdarenin yaptığı işlem ve eylemlerden dolayı sorumlu tutulması Türk mevzuatında ilk önce 1961 A.Y. ´nın 114.maddeside bahsedilmiş 1982 A.Y ´sı madde 125 İdare kendi işlem ve eylemlerinden dolayı doğan zararı ödemekle yükümlüdür .Böylece idarenin geniş anlamda sorumluluğu kabul edilmiş;idarenin hangi hukuki rejime tabi olacağı belirtilmeden genel sorumluluğuna gidilmiştir. A.Y. 125/1 idarenin her türlü eylem ve işlemlerine karşı yargı yolu açıktır. A.Y.40 madde anayasa ile tanınmış hak ve hürriyetleri ihlal edilen herkes yetkili makama gecikmeden başvurma hakkı vardır.
Kişinin resmi görevliler tarafından vaki haksız işlemler sonucu uğradığı zararda kanuna göre devletçe tazmin edilir. Devletin ilgili kişiye rücu hakkı saklıdır.
Bu konuda yine anayasanın başlangıç hükümleri A.Y.15 madde 657 sayılı D.M.K 13.madde,2577 sayılı kanunun 12,13,42. Maddeleri,Danıştay kanunun 24. Maddesi,A.Y.İ.M. kanunun 24,43 maddeleri ve diğer kanun ve mevzuattaki hükümler idarenin sorumluluğundan bahsetmektedir.
İdarenin tutum ve davranışlarından dolayı meydana gelen zararların hangi şartlar dahilinde tazmin edileceği ,idarenin hangi sorumluluğunun özel hukuk hükümlerine,hangi tür sorumluluğunun idare hukuku hükümlerine tabi olacağı hususları idarenin sorumluluğu kavramı içinde tartışılmaktadır.
C-ÖZEL HUKUKTA SORUMLULUK
Hukuk düzenin onayladığı ve izin verdiği eylemlere:Hukuka uygun fiiller, hukuk düzeninin hoş görmediği ,yapılmasını istemediği ve müeyyide öngördüğü fiiller: Hukuka aykırı fiillerdir. Hukuk düzenleri bu fiilleri ika edenleri meydana gelen zarardan mesul tutmaktadır.
Bir şahsın diğer bir şahsa fiilinden ötürü meydana gelen zarardan sorumlu olup bu zararı tazmin etmesine hukuki sorumluluk denir. Bu sorumluluk esas itibari ile mal (mamelek)sorumluluğudur. Bu tür sorumluluğun doğuş şekline göre üç gruba ayrılır.
a-Kanuni sorumluluk:Kanundan doğan hukuki ilişkilerin ihlal edilmesi halidir.(evlilik ,velayet,vesayet vb. ilişkiler.)
b-Akdi sorumluluk:Hukuki muameleden özellikle bir akitten doğan borçların yerine getirmeyen kişinin tazminle yükümlü olması hali
c-Haksız fiil sorumluluğu:Taraflar arasında gerek akdi gerekse kanuni bir münasebet bulunmamasına rağmen zarar verilmesi halinde söz konusudur.
B.K. madde 41´Gerek kasten gerek ihmal ve teseyyüp yahut tedbirsizlik ile haksız bir surette bir kimseye zarar ika eden şahıs o zararı tazmine mecburdur.
Yukarıda anlatılanların ışığında özel hukukta sözleşme dışı sorumluluk kural olarak kusur sorumluluğudur. Bu sorumluluk kişinin hukuka aykırı fiilinden doğan zararın tazmin edilmesi hali olup;kusursuz sorumluluk ise kusuru olmaksızın bir tehlike yaratan kişinin bu tehlikenin meydana getirdiği zararı tazmin etmesi halidir.