Aile Yaşamına Saygı Hakkı – Aile Konutunun Haczedilemezliği 

İtirazen Şikayet Başvurusunun Somut Delillere Dayanması Zorunluluğu

Aile Yaşamına Saygı Hakkı – Aile Konutunun Haczedilemezliği 

  • Aile Yaşamına Saygı Hakkı

  • Aile Konutunun Haczedilemezliği

  • Haczedilemezlik Şikayeti İle İlgili Olarak Dava Ehliyetinin Dar  Yorumlanmaması Gerektiği Hakkında

Anayasa Mahkemesi’nin 12/12/2019 Tarihli ve 2016/10454 Başvuru Numaralı Kararı Üzerine Kısa Bir İnceleme

Anayasa’nın 20. ve 41. maddelerinde aile yaşamına saygı hakkı düzenlenmiştir.

Anayasa’nın 20. maddesinde de belirtildiği gibi herkes, özel hayatına ve aile hayatına saygı gösterilmesini isteme hakkına sahiptir. Yine Anayasa’nın 41. Maddesinde belirtildiği üzere devlet, ailenin huzur ve refahını sağlamak için gerekli tedbirleri alır.

 Aile yaşamına saygı hakkı kapsamında devlete sadece söz konusu hakka keyfi olarak müdahale etmeme şeklinde negatif yükümlülük değil aynı zamanda aile yaşamına saygının sağlanmasına yönelik tedbirlerin alınması şeklinde ortaya çıkan pozitif yükümlülük de yüklenmiştir.

Devlete “aile yaşamına saygı hakkı” kapsamında hem negatif yükümlülük ( müdahale etmeme) hem de pozitif yükümlülük ( tedbir alma) yüklenmiştir:

Özel hayatın gizliliği

Anayasa Madde 20 – Herkes, özel hayatına ve aile hayatına saygı gösterilmesini isteme hakkına sahiptir. Özel hayatın ve aile hayatının gizliliğine dokunulamaz.

Anayasa  Madde 41- (Değişik: 3/10/2001-4709/17 md.) Aile, Türk toplumunun temelidir ve eşler arasında eşitliğe  dayanır.

 Devlet, ailenin huzur ve refahı ile özellikle ananın ve çocukların korunması ve aile planlamasının öğretimi ile uygulanmasını sağlamak için gerekli tedbirleri alır, teşkilâtı kurar.

Aile konutu eşlerin mutluluğu ve çocukların geleceği için bir güvence, aileyi bir araya toplayan yapıdır. Bir aile konutu sadece eşlerden birinin üzerine kayıtlı olsa bile söz konusu aile konutundan bütün aile bireyleri yararlanmaktadır. Aile konutunun önemine binaen 4721 Sayılı Kanun’un 194. maddesinde birtakım koruyucu düzenlemelere yer verilmiştir. Bu düzenlemeler ile aile yaşamının korunması amaçlanmıştır.

Aile konutu Türk Medeni Kanunu’nun “Aile Konutu” kenar başlıklı 194. Maddesinde düzenlenmiştir.

TMK Madde 194- Eşlerden biri, diğer eşin açık rızası bulunmadıkça, aile konutu ile ilgili kira sözleşmesini feshedemez, aile konutunu devredemez veya aile konutu üzerindeki hakları sınırlayamaz.

Rızayı sağlayamayan veya haklı bir sebep olmadan kendisine rıza verilmeyen eş, hâkimin müdahalesini isteyebilir.

Aile konutu olarak özgülenen taşınmaz malın maliki olmayan eş, tapu kütüğüne konutla ilgili gerekli şerhin verilmesini tapu müdürlüğünden isteyebilir.

Aile konutu eşlerden biri tarafından kira ile sağlanmışsa, sözleşmenin tarafı olmayan eş, kiralayana yapacağı bildirimle sözleşmenin tarafı hâline gelir ve bildirimde bulunan eş diğeri ile müteselsilen sorumlu olur.

Bir aile konutu tapuda sadece eşlerden birinin üzerine kayıtlı olsa bile söz konusu aile konutunu bütün aile bireyleri kullanmakta ve bütün aile bireyleri aile konutundan yararlanmaktadır. Bu nedenle, haline münasip aile konutunun haczedilmesi ve icra yoluyla satılması durumunda yalnızca taşınmaz(konut) tapuda adına kayıtlı olan borçlu eş mağdur olmayacak, aile konutunda yaşayan diğer eş ve çocuklar da (diğer aile bireyleri de) mağdur olacaktır.

Anayasanın 20. ve 41. maddelerinde aile konutu ile ilgili güvenceler öngörülmüştür. Anayasa’nın 20. Ve 41. Maddesinde aile konutu ile ilgili olarak öngörülen güvencelerin ihlali söz konusu olduğunda, malik olan eş gibi malik olmayan eşin de dava açabilmesi gerekir.

 Nitekim Anayasa Mahkemesi 12/12/2019 Tarihli ve 2016/10454 Başvuru Numaralı Kararı’nda, haline münasip aile konutu vasfında olan konutun üzerine haciz konulduğunda, borçlu eş ile birlikte borçlu olmayan eşin de, aile konutunun üzerine konulan hacizden etkileneceğini, aile konutunun haczedilmesine karşı borçlunun eşinin de yargı yoluna gitmekte hukuki yararı bulunduğunu,  Anayasa’da öngörülen aile konutuna ilişkin güvencelerden borçlu olmayan eşin de yararlanabileceğini ve bu güvenceler kapsamında meskeniyet iddiasıyla dava açabileceğini, borçlu olmayan eşin açtığı davanın dava ehliyeti yokluğu nedeniyle reddedilmesinin, dava ehliyetine ilişkin olarak daraltıcı yorum yapılmak suretiyle borçlu olmayan eşin dava ehliyetine sahip olmadığına karar verilmesinin, Anayasanın 20. maddesi ile 41. maddesinde belirtilen güvencelere uygun olmadığını belirtmiş ve aile hayatına saygı hakkının ihlal edildiğine karar vermiştir.

Anayasa Mahkemesi’nin 12/12/2019 Tarihli ve 2016/10454 Başvuru Numaralı kararına konu olayda;  ödenmediği iddia edilen iki çekten dolayı icra müdürlüğü nezdinde başvurucunun eşi aleyhine icra takibi başlatılmış, bu takip nedeni ile tapuda başvurucunun eşi adına kayıtlı olan taşınmazın tapu sicili üzerine (30/5/2012 tarihinde) haciz konulmuştur.

Başvurucu aynı taşınmazın siciline, “aile konutu şerhi” konulması talebiyle (20/2/2013 tarihinde) dava açmıştır. Açılan dava aile mahkemesince kabul edilmiş, verilen karar taraflarca temyiz edilmemiş ve kesinleşmiştir.

Aile mahkemesince verilen kararın kesinleşmesi akabinde başvurucu, borçlu aleyhine başlatılan takipte alacaklının talebi üzerine yapılan haciz işlemine karşı İcra Hukuk Mahkemesi’nde meskeniyet iddiasına dayanmak suretiyle şikayet yoluna başvurmuş ve haczin kaldırılmasını talep etmiştir.

 Mahkeme keşif incelemesi yapılmasına ve bilirkişi raporu alınmasına karar vermiş, yapılan keşif sonucu hazırlanan raporda başvurucunun evinin “haline münasip aile konutu” vasfında olduğu belirtilmiştir.

Buna karşılık, İcra Mahkemesince, başvurucunun meskeniyet iddiasına dayalı haczedilemezlik şikayetinin, aktif dava ehliyeti yokluğu nedeniyle reddine karar verilmiştir. Mahkeme kararının gerekçesinde, Türk Medeni Kanunu madde 194 ve İcra ve İflas Kanunu madde 82’ye (12. Bendine) dayanılarak malik olan eşin borcundan dolayı aile konutunun icra yoluyla satışının yapılabileceği, başvurucu lehine taşınmaz üzerinde aile konutu şerhi konulmuş olmasının icra takibinde taraf olmayan başvurucuya haczedilemezlik şikayetinde bulunma imkanı tanımadığı belirtilmiştir. Anılan karar Yargıtay 12. Hukuk Dairesi’nin 12/1/2016 tarihli ilamıyla onanmıştır.

Kararın Yargıtay aşamasından geçerek kesinleşmesi ve nihai kararın  tebliğ edilmesi üzerine, aktif dava ehliyeti olmadığı gerekçesiyle davanının reddedilmesi nedeniyle aile hayatına saygı hakkının ihlal edildiği iddiasıyla Anayasa Mahkemesine bireysel başvuruda bulunulmuştur.

İcra İflas Kanununun 82. Maddesinde “ Haczi Caiz Olmayan Mallar ve Haklar” kenar başlıklı haczi caiz olmayan mallar arasında “Borçlunun haline münasip evi” sayılmış olup, Anayasa Mahkemesi kararında olayın değerlendirilmesi ile ilgili olarak şu gerekçelere yer verilmiştir:  “Mahkemenin anılan kararında haczedilemezlik şikayetini ileri sürebilme ehliyetini icra takibine taraf olanlarla sınırlayan yorumu nedeniyle başvurucunun aile konutuna ilişkin olarak Anayasanın 20. Ve 41. Maddelerindeki güvencelerin gözetilmediği anlaşılmıştır.

Borçlunun haline münasip evinin haczedilmesi ve icra yoluyla satılması durumunda, sadece ev tapuda adına kayıtlı olan borçlu eşin değil o evde kalan aile bireylerinin de mağdur olacağı açıktır.  Anayasanın 20. ve 42. maddelerinin aile konutuyla ilgili olarak devlete yüklediği pozitif yükümlülükler mülkiyet hakkından bağımsızdır. Aile konutundan kaynaklanan anayasal güvencelerin ihlali halinde sadece konuta malik olan eş değil bazı durumlarda malik olmayan eşin de başvuru mekanizmalarını kullanabilmesi gerekir. Aile konutunun haczedilmesine karşı borçlunun eşinin de yargı yoluna gitmekte hukuki yararı vardır ve aile konutu güvencesinden kaynaklanan haklarını ileri sürebilme ve bunları yargı mercilerinde tartışabilme imkanına sahip olması gerekir. Aksi takdirde ailenin yaşamını sürdürdüğü konutun aile konutu güvencesinden yararlanmasının bir anlamı kalmaz.”

Haline münasip aile konutu vasfında olduğu tespit edilen taşınmazın üzerine konulan hacizden doğrudan etkilenecek başvurucunun,  aile konutuna ilişkin güvencelerden yararlanarak meskeniyet iddiasıyla dava açabileceği, dolayısıyla mahkemenin dava ehliyetine ilişkin daraltıcı yorumunun Anayasa 20. maddesi ve 41. maddesindeki güvencelere uygun olmadığı belirtilerek açıklanan gerekçelerle aile hayatına saygı hakkının öngördüğü pozitif yükümlülüklerin yerine getirilmediğine, Anayasanın 20. maddesinde güvence altına alınan aile hayatına saygı hakkının ihlal edildiğine Anayasa Mahkemesi tarafından karar verilmiştir.

Sonuç Yerine

Anayasa Mahkemesi, kararında, borçlunun haline münasip evinin haczedilmesi ve icra yoluyla satılması durumunda, sadece ev tapuda adına kayıtlı olan borçlunun mağdur olmayacağını, borçlu eş ile birlikte evde kalan diğer aile bireylerinin de mağdur olacağını, aile konutu ile ilgili olarak Anayasanın 20. ve 41. maddesinde güvenceler öngörüldüğünü ve aile konutundan kaynaklanan anayasal güvencelerin ihlali söz konusu olduğunda bazı durumlarda malik olmayan eşin de malik olan eş gibi dava açabileceğini, aile konutunun haczedilmesine karşı borçlunun eşinin de yargı yoluna gitmekte hukuki yararı olduğunu ve aile konutundan kaynaklanan hakları konusunda yargı yoluna gidebilmesi gerektiğini aksi takdirde aile konutu güvencesinden yararlanmasının bir anlamı kalmayacağını belirtmiştir.

Anayasa Mahkemesi, haline münasip aile konutu vasfında olan konutun üzerine haciz konulduğunda, borçlu eş ile birlikte borçlu olmayan eşin de, aile konutunun üzerine konulan hacizden etkileneceği, Anayasa’da öngörülen aile konutuna ilişkin güvencelerden borçlu olmayan eşin de yararlanabileceği ve bu güvenceler kapsamında meskeniyet iddiasıyla dava açabileceği, borçlu olmayan eşin açtığı davanın dava ehliyeti yokluğu nedeniyle reddedilmesinin, dava ehliyetine ilişkin olarak yapılan daraltıcı yorumun, Anayasanın 20. maddesi ile 41. maddesinde belirtilen güvencelere uygun olmadığı  gerekçeleri ile aile hayatına saygı hakkının ihlal edildiğine  ve  ihlalin sonuçlarının giderilebilmesi için yeniden yargılama yapılmak üzere kararın bir örneği ilgili icra hukuk mahkemesine gönderilmesine karar vermiştir.

             Karara karşı beş üyenin karşı oyu olduğu görülmekte olup,  karşı oy gerekçelerinde; 4721 sayılı Kanun’un 194. maddesinde geçen “aile konutu” kavramı ile 2004 sayılı Kanun’un 82. maddesinde geçen “haline münasip ev” kavramı arasında Anayasa Mahkemesince ilk elden özdeşlik kurulmasına ilişkin görüşe iştirak edilmesinin mümkün olmadığı; derece mahkemelerinin kanunları yorumlayarak da çıkarmadığı bir hakkı, kanunları ilk elden ve derece mahkemelerinin içtihatlarına rağmen yorumlamak suretiyle ortaya çıkarmanın Anayasa Mahkemesi’nin görevi olmadığı, Yargıtay 12. Hukuk Dairesi’nin haline münasip ev bakımından haczedilemezlik şikayetinde bulunabilme hakkının sadece borçluya ait olduğu hususunda yerleşik içtihatları olduğu, haciz konulması tarihinden yaklaşık 9 ay sonra aile konutu şerhi konulması talebiyle dava açıldığı ve bu hususta başvuru dilekçesinde bir açıklama da bulunmadığı, Anayasa’nın 20., 21. ve 41. maddelerinden, haczedilemezlik şikayetinin malik olmayan eş tarafından da ileri sürülebilmesi gerektiği yönünde bir hak çıkarılmasının mümkün olmadığı , başvurucunun haciz tarihinden çok sonra aile konutu şerhi talebinde bulunduğu belirtilerek başvuruya konu olayda aile hayatına saygı hakkının ihlal edilmediği ve kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekirken aile hayatına saygı hakkının ihlal edildiği yönündeki çoğunluk görüşüne iştirak edilmediği belirtilmiştir.

Bu makaleden kısa alıntı yapmak için alıntı yapılan yazıya aşağıdaki ibare eklenmelidir :

Aile Yaşamına Saygı Hakkı- Aile Konutunun Haczedilemezliği – Haczedilemezlik Şikayeti İle İlgili Olarak Dava Ehliyetinin Dar  Yorumlanmaması Gerektiği Hakkında” başlıklı makalenin tüm hakları yazarları Avukat Merve DAMAR'a aittir ve makale, yazarı tarafından Özderin Avukatlık Bürosu (http://www.metinozderin.av.tr ) kütüphanesinde yayınlanmıştır.

Bu ibare eklenmek şartıyla, makaleden Fikir ve Sanat Eserleri Kanununa uygun kısa alıntılar yapılabilir, ancak yazarının izni olmaksızın makalenin tamamı başka bir mecraya kopyalanamaz veya başka yerde yayınlanamaz.

Paylaş:

Emsal Kararlar

Yeni Eklenenler

Sosyal Medyada Biz

error: Özderin Avukatlık Bürosu - Ankara - Uzman Kadromuza ulaşmak için lütfen arayınız ! 0312 428 03 13