Tapu Sicillerinin Tutulmasından Devletin Sorumluluğu

Tapu Sicillerinin Tutulmasından Devletin Sorumluluğu

e)Zarar görenin kusurunun dikkate alınması

Hazinenin ödeyeceği tazminatının miktarını tayinde, BK. m. 44 uyarınca zarara uğrayan şahsın kusuru dikkate alınır. Zarara uğrayan şahıs, kendi fiili ile zararın meydana gelmesine veya artmasına yardı metmiş veya zararın önlenmesi için gerekli hukukî tedbirleri almamış ise, Devletin ödeyeceği tazminat miktarı azaltılır veya Devlet sorumluluktan tamamıyla kurtulur.

6-ZAMANAŞIMI

Hazinenin sorumluluğunu hükme bağlayan Medenî Kanunun 1007 enci maddesine dayanan davalarda, olayın Borçlar Kanununun 41 inci maddesinde düzenlenen haksız eylemin bir türü olduğu ve müruruzaman (zamanaşımı) yönünden Borçlar Kanununun60 inci maddesinin uygulanması gerekeceği gerek uygulamada, gerekse doktrinde ortaklaşa kabul edilmektedir. Söz konusu maddenin 1 inci fıkrası uyarınca; zararın ve sorumluluğun öğrenilmesi tarihinden itibaren 1 yıl, herhalde zarar doğuran eylem veya işlem tarihinden başlayarak 10 yıl geçtikten sonra davanın zamanaşımına uğrayacağı kuşkusuzdur.

Tapu sicilinin tutulmasından doğan zararlardan sorumluluğu sebebiyle Devlet’e karşı açılacak tazminat davaları, BK60’daki bir ve on yıllık zamanaşımı sürelerine bağlanmıştır. Buna göre, dava, zarar görenin zararı ve sorumlusunu öğrendiği tarihten itibaren bir yıl, herhalde zarar verici fiilin meydana gelmesinden itibaren de on yıl geçtikten sonra zamanaşımına uğrar. Bu sürelerin başlamasında, tapu sicilinde yapılan yanlış işlem değil, maddî zararın meydana gelmesine sebep olan işlem dikkate alınacaktır.

Bir yıllık süre, zarar görenin zararı ve sorumlusunu öğrendiği tarihten itibaren işlemeye başlayacağından, eğer tapu sicilinin yolsuz tutulması nedeniyle bir aynî hakkın kaybı veya sicile güvenin korunmadığı hallerde amaçlanan aynî hakkın kazanılamaması söz konusuysa, zarar görenin, tashih davasının reddine ilişkin kararın kesinleştiğini öğrendiği tarihten itibaren bir yıl içinde Devlet’e karşısava açması gerekir. Haciz şerhinin veya ipoteğin sicilden yolsuz olarak terkininde de, alacaklının aynı şekilde, borçlunun aczinin bir belge ile tespit edildiğini (İİK 105) öğrendiği tarihten itibaren bir yıl içinde Devlet’e karşısava açması gerekir.

BK 60 da on yıllık sürenin de zarar verici fiilde bulunulduğu tarihten itibaren işlemeye başlayacağı ifade edildiğine göre, eğer zarar gören her halde sicilin yolsuz tutulmasından itibaren on yıl içinde dava açmamışsa, zarar, on yıl sonra meydana gelse dahi durum değişmeyecek, dava zamanaşımına uğramış olacaktır. Fakat tapu sicilinin yolsuz tutulmasında, zarar görenin çoğu kez zarar verici fiilden haberdar olmaksızın dahi on yılın geçebileceği düşünülecek olursa, bu sürenin çok kısa olduğu ortaya çıkar. Bu durumda tapu sicilinin daima kişilerin denetimi altında bulundurulması gerekir. Oysa hiç kimseye sicildeki hakkının yerinde durup durmadığını devamlı olarak araştırma görevi yüklenemez. Bu herşeyden önce, tapu sicilinin amacına aykırı düşer. Bütün bunlardan dolayıdır ki, bir görüşe göre buradaki on yıllık sürenin hiç olmazsa, zararın doğduğununkisin olarak tespit edildiği tarihten itibaren işlemeye başlayacağını kabul etmek gerekir.

“Tapuda yanlışlık başlı başına değil, ancak neden olduğu zarar itibariyle hukuki bir varlık ifade eder. Bu nedenle, M.K. md. 917 uyarınca Hazineye karşı açılan davada on yıllık zamanaşımı, kayıt düzeltilmesiyle ilgili davanın reddine ilişkin kararın kesinleşmesi tarihinden başlar” (YHGK 20.01.1982, K. 82/46).

“Dava, yetkisiz vekâletnameyle tapuda işlem yapılmasından doğan zararın tazmini talebine ilişkindir. Davacıların zararı, asıl maliklerin açtıkları tapu iptali davası sonucunda, tapunun iptaline dair kararın kesinleştiği tarihte doğar.

Paylaş:

Emsal Kararlar

Yeni Eklenenler

Sosyal Medyada Biz

error: Özderin Avukatlık Bürosu - Ankara - Uzman Kadromuza ulaşmak için lütfen arayınız ! 0312 428 03 13