Tacir Kavramı ve Basiretli Tacir Gibi Davranma Mükellefiyeti

Tacir Kavramı ve Basiretli Tacir Gibi Davranma Mükellefiyeti

4. Kuruluş Kanunları Gereğince Özel Hukuk Hükümleri
Dairesinde Yönetilen veya Ticari Şekilde İşletilmek Üzere
Kamu Tüzel Kişileri Tarafından kurulan Teşekkül
ve Müesseseler

Karma ekonomi sistemini uygulamakta olan memleketimizde devletin ve diğer kamu tüzel kişilerinin ticaret hayatına çeşitli açılardan müdahalesi mevcuttur. Bu arada devlet veya diğer kamu tüzel kişileri doğrudan doğruya veya kamu hukuku hükümlerine göre idare edilen bir tüzel kişi eli ile ticari işletme işletebilirler. Bu takdirde bu faaliyetleri dolayısıyla devletin ve diğer kamu tüzel kişilerinin tacir sıfatını alıp almayacakları bahis konusu olabilir. Faaliyetleri bakımından olumlu tezin kabulü gerekirse de, tacire yükletilen yükümlülükler ve iflas durumunu gözönüne alan kanun koyucu açık bir hükümle bu yolda faaliyette bulunan devlet ve diğer kamu tüzel kişilerinin tacir sayılmayacaklarını belirtmiştir. Tacir sıfatı ancak kamu tüzel kişileri tarafından kurulan teşekkül ve müesseselere verilebilir. Bunun içinde: Kendi kuruluş kanunları gereğince hususi hukuk hükümleri dairesinde idare edilmek ve ticari şekilde işletilmek şartları aranmıştır.

TTK.md.18/I’deki hükme göre kendi kuruluş kanunları uyarınca özel hukuk hükümleri çerçevesinde idare edilmek veya ticari şekilde işletilmek üzere devlet, vilayet, belediye gibi kamu tüzel kişileri tarafındn kurulan teşekkül ve müesseseler dahi tacir sayılır. Şu hususu özellikle belirtmekte yarar vardır; Kamu tüzel kişileri tarafından kurulan ve kamu hukuku hükümlerine göre yönetilen teşekkül ve müesseseler, hiçbir şekilde tacir sayılmazlar.

Kamu tüzel kişileri tarafından kurulan ve tacir sayılan teşekkül ve müesseseler iki grup içinde ele alınabilir:

a) Kamu İktisadi Teşebbüsleri ile Bunlara ait Müesseseler

Kamu İktisadi Teşebbüsleri hakkında 233 sayılı KHK’nın 2/I.maddesi uyarınca kamu iktisadi teşebbüsü terimi, iktisadi devlet teşekkülü ile kamu iktisadi kuruluşlarını ifade eder. 233 sayılı KHK’ya göre iktisadi devlet teşekkülü, sermayesinin tamamı devlete ait, iktisadi alanda ticari esaslara göre faaliyet göstermek üzere kurulan kamu iktisadi teşebbüsleridir. Kamu iktisadi kuruluşu, sermayesinin tamamı devlete ait olup, tekel niteliğindeki mal ve hizmetleri kamu yararı gözeterek üretmek ve pazarlamak üzere kurulan ve gördüğü bu kamu hizmeti dolayısıyla ürettiği mal ve hizmetler imtiyaz sayılan kamu iktisadi teşebbüsüdür. Müessese ise, sermayesinin tamamı bir iktisadi devlet teşekkülüne veya kamu iktisadi kuruluşuna ait olup, ona bağlı işletme veya işletmeler topluluğudur. Bu söylenenleri bir örnekle somutlaştırmak uygun olur: Türkiye Cumhuriyeti Devlet Demiryolları İşletmesi Genel Müdürlüğü, bir kamu iktisadi kuruluşu, Adapazarı Vagon Sanayi Müessesesi ise, bu kuruluşun bir müessesesi durumundadır.

233 sayılı KHK’ya göre teşebbüsler, Bakanlar Kurulu Kararı ile kurulur. Teşebbüsler, tüzel kişiliğe sahip olup; 233 sayılı KHK ile saklı tutulan hususlar dışında özel hukuk hükümlerine tabidir. Dolayısıyla tüm kamu iktisadi teşebbüsleri tacirdir.

Teşebbüs genel müdürünün teklifinin ve yönetim kurulunun kararı ile kurulan müesseseler de, tüzel kişiliğe sahiptir, özel hukuk hükümlerine tabidir ve tacir sayılırlar.

233 sayılı KHK’ya göre bağlı ortaklıklar ve iştirakler ise, anonim şirket statüsünde olup, 233 sayılı KHK ile saklı tutulan hususlar dışında özel hukuk hükümlerine tabi tutulmuşlardır. Bunlar da, tacir statüsündedirler. Bağlı ortaklık ile iştirak şeklinde kurulan anonim ortaklıklar, 233 sayılı KHK’da istisnai bir hüküm bulunmadığından, genel ilkeye uygun şekilde ticaret siciline tescil ile tüzel kişilik kazanır. İktisadi devlet teşekküllerinin, bunların müessese, bağlı ortaklık, işletme birimleri ile varlıklarının ve iştiraklerindeki paylarının özelleştirilmesi, 4046 sayılı Özelleştirme Uygulamalarının Düzenlenmesine Dair Kanun hükümlerine tabidir. Kamu iktisadi kuruluşlarının, müessese ve bağlı ortaklıklarının, mülkiyetin devri dışında kalan yöntemlerle özelleştirilmesi de, 4046 sayılı Kanun hükümlerine göre yapılır. Kamu iktisadi kuruluşlarının mülkiyet haklarının devrine ilişkin hususlar ise, ayrı kanunlarla düzenlenir. Özelleştirme kapsamına alınan kuruluşlar özel hukuk hükümlerine tabi olup, bunlar hakkında 233 sayılı KHK hükümleri uygulanmaz.

b) Özel Hukuk Hükümleri Uyarınca Yönetilen veya
Ticari Şekilde İşletilen Diğer Teşekkül ve Müesseseler

Bu gruba, kamu iktisadi teşebbüsü veya bunlara ait müessese niteliğinde olmakla birlikte kuruluş kanunları uyarınca özel hukuk hükümleri dairesinde yöneltilmek veya ticari şekilde işletilmek üzere devlet, vilayet, belediye gibi kamu tüzel kişileri tarafından kurulan teşekkül ve müesseseler girer. Bu anlamda ticari şekilde işletilmek, yönetim ve işletmede karlılık ve verimlilik ilkelerinin egemen olmasını ve ilgili personelinin basiretli iş adama gibi hareket etmesini gerektirir.

Bu tür müessese ve teşekküllere örnek olarak, 205 sayılı Kanun uyarınca Milli Savunma Bakanlığı’na bağlı olarak kurulan Ordu Yardımlaşma Kurumu gösterilebilir. 205 sayılı Kanun’un 1/II.maddesine göre Kurum, bu Kanun ile hususi hukuk hükümlerine tabi olan ve tüzel kişiliği bulunan bir teşekküldür. Dolayısıyla Kurum, tacir sıfatına sahiptir.

278 sayılı Türkiye Bilimsel ve Teknik Araştırma Kurumu Kurulması Hakkında Kanun’un 1/IV.maddesi uyarınca bu Kurum da, Kanun’da belirtilmeyen hallerde özel hukuk hükümlerine tabidir ve dolayısıyla tacir statüsündedir. 5363 sayılı Kanun’a göre Ankara Belediyesi’ne bağlı olarak kurulan ve ayrı bir tüzel kişiliği bulunan, faaliyetlerinde özel hukuk hükümlerine tabi kılınan Ankara Sular İdresi de, tacirdir.

Devlet, vilayet ve belediye gibi kamu tüzel kişileri, bir ticari işletmeyi ister doğrudan doğruya ister kamu hukuku hükümlerine göre yönetilen bir tüzel kişi eliyle işletsinler, kendileri tacir sayılmazlar. Bu hüküm karşısında ekmek fabrikası veya otobüs işletmesi işleten bir belediyeyi tacir saymak mümkün değildir. İşletilen fabrikanın ya da otobüs işletmesinin tüzel kişiliğinin bulunup bulunmadığına bakılmaksızın tacir sıfatının işletmeye tanınması gerekir. Keza, bir kamu kurumu niteliğinde olan Üniversitenin kurduğu ve ayrı bir tüzel kişiliği bulunmayan basımevi de, tacir sıfatına sahiptir. Kamu tüzel kişilerine ait işletmelerin, tüzel kişiliği bulunmasa dahi, ticaret siciline kaydı gerekir .

C. Tacir Sıfatının Fonksiyon ve Önemi

Ticaret Kanunumuz, “ticari işletme” esası üzerine kurulmuş olmakla beraber, belirli hak ve yükümlülükler sahibi kişi olarak “tacir”i de düzenlemiş, ticari iş niteliğinin izafesinde tacir sıfatına fonksiyon tanımış ve bazı hükümlerin uygulanmasında ilgililerin tacir sıfatını şart olarak aramıştır. Bu bakımdan, eski devirlerdeki zümre hukuku niteliği veya modern sistemlerdeki mesleki hukuk anlayışı şeklinde görülen subjektif sistemlerde olduğu gibi ticaret hukukunun ana kavramı kabul edilmese bile, tacir sıfatı sistemimizde üzerinde önemle durulacak bir kavramdır .

Paylaş:

Emsal Kararlar

Yeni Eklenenler

Sosyal Medyada Biz

error: Özderin Avukatlık Bürosu - Ankara - Uzman Kadromuza ulaşmak için lütfen arayınız ! 0312 428 03 13