Tacir Kavramı ve Basiretli Tacir Gibi Davranma Mükellefiyeti

Tacir Kavramı ve Basiretli Tacir Gibi Davranma Mükellefiyeti

2. Ticari İşletme İşleten Dernekler

MK.md.53/I’e göre dernekler sadece ideal amaçlar için kurulabilir. Ancak, ideal amacın gerçekleştirilebilmesi için dernek, bir ticari işletme işletmek durumunda kalabilir. Örneğin, yoksullara yardım amacıyla kurulan bir dernek, gerekli mali kaynağı sağlamak için lüks bir restorant işletebilir. Bu halde dernek tacir sayılır ve derneğe ait işletmenin de ticaret siciline tescili gerekir.

Kural olarak dernekler, ticari işletme işletmek şöyle dursun, iktisadi bir gaye takip ettikleri takdirde dahi şirketler hükümlerine tabi olurlar. Diğer bir deyişle dernek olma vasfını kaybederler .

Kamuya yararlı dernekler ise bir ticari işletmeyi ister doğrudan doğruya ister kamu hukuku hükümlerine göre idare edilen bir tüzel kişi eliyle işletsinler, kendileri tacir sayılmazlar. Dolayısıyla Afyonkarahisar Maden Suyu İşletmesi’ni işleten Kızılay Derneği, tacir sıfatını kazanamaz. Ancak kamuya yararlı derneğin ticari işletmesinin de ticaret siciline kaydolunması gereklidir. Bu durum karşısında, kamuya yararlı derneğin işletmesi , tüzel kişiliği olmasa da tacir saylıır. Böylece ortaya tüzel kişiliği olmayan ve dolayısıyla taraf olma ehliyeti de olmayan bir tacir grubu ortaya çıkmış bulunmaktadır .

3. Ticari İşletme İşleten Vakıflar

Vakıflaşma olgusunun, 1970’den itibaren hızlandığı ve ülkemizde kurulan vakıf sayısında büyük artışın ortaya çıktığı gözlenmiştir. Vakıfların büyük bir kısmının, ticari bir işletmeye de sahip olması, yeni bazı sorunların doğumuna yol açmıştır. Bu sorunların başında, ticari işletme işleten vakıfların tacir sayılıp sayılmayacakları gelmektedir. TTK.md.18/I’in geniş anlamda değerlendirilmesi durumunda, ideal gayesini gerçekleştirmek için ticari işletme işleten vakıfların da, tacir sayılmasını gerektirmektedir. Aksi halde, kamuya yararlı derneklerde olduğu gibi, tüzel kişiliği bulunmayan vakıf işletmesinin tacir işletmesinin tacir sayılması gibi garip bir sonuçla karşılaşılması kaçınılmaz olur.

Gelirlerinin önemli bir kısmı kamu görevi niteliğindeki işlerin yapımına tahsis olunan vakıfların, ticari işletme işletmeleri halinde durumlarının ne olacağı, TTK.md.18/II’de gösterilmemiştir. Bu tür vakıfların hukuki durumuna, TTK.md.18/II’de değinilmemesi doğaldır; çünkü bu tür vakıflarla ilgili düzenleme daha sonra 903 sayılı Kanunla getirilmiştir .

Kamuya yararlı derneklerin tacir sayılmamasını hükme bağlayan söz konusu madde, kıyasen bu tür vakıflar hakkında da uygulanması düşünülebilir. Ancak, 903 sayılı Kanun’un, bu vakıfları sadece vakıf kuranların mirasçılarının mahfuz hisse oranlarının azaltılması ve bazı vergi muafiyetleri bakımından özel bir statüye soktuğu, bu itibarla tacir olup olmama açısından kamuya yararlı vakıfların diğer vakıflardan ayrı değerlendirilmesini haklı gösterecek bir gerekçenin bulunmadığı da söylenebilir. Kaldı ki, kamuya yararlı dernekleri tacir saymayan TTK.md.18/II dahi eleştiri konusu yapıldığı bilinmektedir. Tüm bunlara rağmen adeta bir kamu görevi yapan kamuya yararlı vakıflar ile kamuya yararlı dernekleri arasında eşitsizlik yaratılmaması için kamuya yararlı vakıfları da tacir saymamak uygun olur .

Paylaş:

Emsal Kararlar

Yeni Eklenenler

Sosyal Medyada Biz

error: Özderin Avukatlık Bürosu - Ankara - Uzman Kadromuza ulaşmak için lütfen arayınız ! 0312 428 03 13