Kamu İhale Kurul Kararının İdari Yargı Merci Kararı İle İptali Üzerine Sözleşmenin Feshi Ve Hizmet Kusurundan Dolayı Uğranılan Zararın Tazmini İstemi
Sözleşme yapıldıktan sonra tesis edilmiş olmakla birlikte, idarece kamu gücüne dayanılarak tek yanlı olarak tesis edilen ve icraî nitelik taşıyan işlem neticesinde oluştuğu iddia edilen zararın tazmininin, sözleşmeden doğan bir ihtilâf olarak nitelendirilmesinin mümkün olmadığı,
Tazminini talep ettiği zarar kalemlerinden "sözleşme pulu, karar pulu ve Kamu İhale Kurumu payı" yönünden idari yargı mercilerinin , hizmetin ifasına yönelik temin edilen mal veya hizmetlere yönelik zarar iddiası yönünden ise adli yargı mercilerinin görevli olduğu hakkında.
Danıştay 13. Dairesi’nin 09.07.2018 tarihli kararı:
“…
Karar veren Danıştay Onüçüncü Dairesi'nce, Tetkik Hâkimi'nin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra, 2577 Sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 17. maddesinin 2. fıkrası uyarınca davacı şirket ve davalı idarenin duruşma istemleri yerinde görülmeyerek ve dosya tekemmül ettiğinden yürütmenin durdurulması istemleri hakkında ayrıca bir karar verilmeksizin, Başkanın; "taraflar arasındaki eşitliğe dayalı olan ve bu nedenle de özel hukuk hükümlerine tabi bulunan ihale sözleşmesinin feshine ilişkin işlemin iptali istemiyle açılan davanın görüm ve çözümünde adli yargı yerleri görevli olduğundan, davanın görev yönünden reddine karar verilmesi gerekirken uyuşmazlığın esasının incelenmesi suretiyle verilen İdare Mahkemesi kararının bozulması gerektiği" yolundaki usule ilişkin ayrışık oyuna karşı; sözleşme yapıldıktan sonra tesis edilmiş olmakla birlikte, idarece kamu gücüne dayanılarak tek yanlı olarak tesis edilen ve icraî nitelik taşıyan işlem neticesinde oluştuğu iddia edilen zararın tazmininin, sözleşmeden doğan bir ihtilâf olarak nitelendirilmesine ve iradî bir özel hukuk ilişkisinin verdiği haklar çerçevesinde ortaya çıktığını kabul etmek mümkün olmadığından, davanın görüm ve çözümünde İdare Mahkemesi'nin görevli olduğuna oyçokluğu ile karar verilerek gereği görüşüldü:
KARAR : 663 Sayılı Sağlık Bakanlığı ve Bağlı Kuruluşlarının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname'nin Geçici 15. maddesinin üçüncü fıkrası uyarınca, kaldırılan Türkiye Kamu Hastaneleri Kurumu Başkanlığı'nın taraf olduğu her türlü taahhüt, sözleşme, hak, alacak ve borçları ile dava ve icra tâkipleri Bakanlığa devredilmiş sayılacağından, bakılan davada, davalı Türkiye Kamu Hastaneleri Kurumu Başkanlığı yerine Sağlık Bakanlığı davalı sıfatıyla taraf olarak kabul edilerek, esasın incelenmesine geçildi.
Dava, Ankara ili 2. Bölge Kamu Hastaneleri Birliği Genel Sekreterliği'nce 27.12.2013 tarihinde açık ihale usulü ile gerçekleştirilen "36 Aylık Paket Başı Malzeme Sterilizasyon Hizmet Alımı" işi ihalesine ilişkin olarak, dava dışı bir şirket tarafından yapılan itirazen şikâyet başvurusunun reddine dair 09.04.2014 tarih ve 2014/UH-II-1688 Sayılı Kamu İhale Kurulu ( Kurul ) kararının iptali istemiyle açılan davada, Ankara 17. İdare Mahkemesi'nin 06.01.2015 tarih ve E:2014/810, K:2015/11 Sayılı iptal kararı üzerine anılan Mahkeme kararının uygulanması maksadıyla tesis edilen 05.09.2014 tarih ve 2014/MK-488 Sayılı Kurul kararı sonucu, davacı şirketle imzalanan sözleşmenin feshi ve hizmet kusurundan dolayı uğranıldığı iddia edilen 650.000-TL zararın ıslah hakkı saklı kalmak suretiyle yasal faiziyle birlikte tazmini istemiyle açılmıştır.
İlk Derece Mahkemesi'nde görülen davada:
İdare Mahkemesi'nce; ihaleyi gerçekleştiren idarenin, dava konusu olaydaki süreçler göz önüne alındığında sağlıklı bir yaklaşık maliyet hesaplamasında bulunmadığı, ihale sürecinde yapılacak aşırı düşük teklif açıklamalarında yaklaşık maliyetin önem arz ettiği, davacı şirket tarafından yapılan aşırı düşük teklif açıklamasının mevzuata uygun olmadığı, bu durumun Ankara 17. İdare Mahkemesi'nin 06.01.2015 tarih ve E:2014/810, K:2015/11 Sayılı iptal kararı üzerine anılan Mahkeme kararın uygulanması maksadıyla tesis edilen 05.09.2014 tarih ve 2014/MK-488 Sayılı Kurul kararında da belirtildiği, sonrasında bahse konu ihalenin iptal edildiği, bu şekilde ihale sürecinde gerçekleştirilen ihale işlemlerinde ve davacının zarara uğramasında davalı idarenin hizmet kusurunun bulunduğu, bu bakımdan, uyuşmazlığın çözümü teknik bilgi ve birikimi gerektirdiğinden davacıya ödenecek maddi tazminatın tespiti amacıyla, Mahkeme'nin 25.02.2016 tarihli kararıyla dosya üzerinden bilirkişi incelemesi yapılmasına karar verildiği, yapıtırılan bilirkişi incelemesi sonucu düzenlenen bilirkişi raporunda ayrıntılı bir hesaplamaya yer verilmek suretiyle davacının zararının toplam 151.533,95-TL olarak belirlendiği, söz konusu bilirkişi raporunun tebliğe çıkarıldığı ve yapılan itirazlar yerinde görülmeyerek, anılan bilirkişi raporunun hükme esas alınabilecek nitelikte olduğu, bu durumda bilirkişi raporunda bulunan 151.533,95.-TL'nin dava tarihi olan 17.11.2014 tarihinden itibaren hesaplanacak yasal faiziyle davalı idare tarafından ödenmesi gerektiği gerekçesiyle davanın 151.533,95-TL'lik kısmının kabulüne, fazlaya ilişkin ( 498.466,050-TL ) kısmının reddine, kabul edilen 151.533,95-TL'nin dava tarihi olan 17.11.2014 tarihinden itibaren hesaplanacak yasal faiziyle birlikte davalı idarece davacıya ödenmesine karar verilmiş, bu karara yönelik olarak davacı şirket ve davalı idare tarafından istinaf başvurusu yapılmıştır.
İstinaf Kanun Yolu İncelemesinde:
Ankara Bölge İdare Mahkemesi 8. İdari Dava Dairesi'nce; istinaf başvurularına konu İdare Mahkemesi kararının usul ve hukuka uygun olduğu anlaşıldığından ve istinaf başvurularının kabulünü gerektiren bir neden bulunmadığından, 2577 Sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 45. maddesinin 3. fıkrası uyarınca istinaf başvurularının reddine karar verilmiş, bu karar taraflarca temyiz edilmiştir.
Temyiz İsteminin İncelenmesine Gelince:
İdarî makamlar tarafından tesis edilmiş olsa bile, özel hukuk hükümlerine tâbi olan işlem ve sözleşmelerden kaynaklanan uyuşmazlıkların çözümünde adlî yargı mercileri görevlidir. Bu bağlamda; ihale mevzuatının uygulanması kapsamında idarece tesis edilen işlemlerden "ihale süreci"ne ilişkin olanlar, kesin ve icraî olmaları şartıyla, idarî işlemlerin diğer özelliklerini taşıdıkları için "idarî işlem" olarak nitelendirilebileceklerdir.
İdarenin bir eylem ya da işleminden dolayı tazminatla yükümlü kılınabilmesi için olayda hizmet kusurunun ya da kusursuz sorumluluğunun bulunması zorunludur. İdarenin hukukî sorumluluğundan söz edebilmek içinse, bir zararın mevcut olması ve bu zararın idarî bir işlem veya eylemden meydana gelmesi, başka bir anlatımla, oluşan zararla idarî işlem veya eylem arasında illiyet bağının kurulabilmesi gerekmektedir. Bu çerçevede, idarenin idare hukuku ilkeleri çerçevesinde yürütülen faaliyetleri sonucunda tesis edilen işlem veya eylemi neticesinde ortaya çıkan zararların tazmini istemine ilişkin uyuşmazlıkların idarî yargı yerlerince, sözleşmenin yürütülmesi aşamasında ortaya çıkan zararlara ilişkin tazminat istemlerinin ise adlî yargı yerlerince incelenerek karara bağlanacağı açıktır.
Dava konusu uyuşmazlığa ilişkin ihalenin İdari Şartname'sinin 25.3.1. maddesinde hizmetin sunumu sırasında oluşacak olan; yazılım, kalibrasyon, cihaz ve bunlara ait bakım onarım, hizmet için gerekli olan alt yapı işlemleri, lazer ve barkotlama işlemi, çalışacak personele ait giderler ve hizmetle ilgili diğer tüm giderlerin teklif fiyatına dahil olduğunun düzenlendiği anlaşılmaktadır.
Dava dosyasının incelenmesinden; Ankara ili 2. Bölge Kamu Hastaneleri Birliği Genel Sekreterliği'nce 27.12.2013 tarihinde açık ihale usulü ile gerçekleştirilen "36 Aylık Paket Başı Malzeme Sterilizasyon Hizmet Alımı" işine ait ihalenin davacı şirket uhdesinde kaldığı, dava dışı bir şirket tarafından yapılan şikâyet başvurusu üzerine, ihalenin yapıldığı gün yaklaşık maliyetin 10.407.661,58-TL olarak açıklandığı, ihale komisyonu kararında 05.12.2013 tarihli Zeyilname'nin yaklaşık maliyeti etkilediğinin tespit edilmesi üzerine yaklaşık maliyetin 9.735.211,44-TL olarak güncellendiğinin belirtildiği, ihale üzerinde bırakılan davacı şirket tarafından yapılan aşırı düşük teklif açıklamasının mevzuata aykırı olduğu iddialarıyla yapılan itirazen şikâyet başvurusunun 09.04.2014 tarih ve 2014/UH-II-1688 Sayılı Kamu İhale Kurulu kararı ile reddedilmesi üzerine, bu işlemin iptali istemiyle açılan davada; Ankara 17. İdare Mahkemesi'nin 06.01.2015 tarih ve E:2014/810, K:2015/11 Sayılı iptal kararı üzerine anılan Mahkeme kararının uygulanması maksadıyla tesis edilen 05.09.2014 tarih ve 2014/MK-488 Sayılı Kurul kararıyla davacı şirketin teklifinin değerlendirme dışı bırakılmasına karar verildiği, Kurul kararının uygulanması amacıyla ihale komisyonu tarafından davacıyla imzalanan sözleşmenin feshedilmesine karar verildiği, 16.09.2014 tarihli idare yazısıyla sözleşmenin feshedileceğinin davacı tarafından öğrenildiği, ardından da 19.06.2014 tarihinde sözleşme feshedilerek kamu zararına sebebiyet verilmemesi gerekçesiyle ihalenin iptal edildiği, davacı şirketle imzalanan sözleşmenin fesih edilmesi üzerine hizmet kusurundan dolayı uğranıldığı iddia edilen 650.000-TL zararın ıslah hakkı saklı kalmak suretiyle yasal faiziyle birlikte tazmini istemiyle de bakılan davanın açıldığı anlaşılmaktadır.
Öncelikle, Mahkeme'nin 25.02.2016 tarihli kararıyla dosya üzerinden yaptırılan bilirkişi incelemesi sonucunda düzenlenen raporda, tazminat istemine ilişkin iş kalemlerine yer verildiği ve tutarların belirtildiği, ancak söz konusu iş kaleminin hangi fatura dikkate alınarak incelendiğine yer verilmediği, "uygundur-uygun değildir" şeklinde değerlendirme yapılmakla yetinildiği, neden "uygun" bulunduğuna ya da "uygun bulunmadığına" dair bir açıklama yapılmadığı ve gerekçe belirtilmediği, uyuşmazlığa konu ihale dokümanları ile imzalanan sözleşmenin dikkate alınıp alınmadığının anlaşılamadığı, bu hâliyle söz konusu bilirkişi raporunun hukuki değerlendirmelere imkân verecek ve hükme esas alınabilecek nitelikte olmadığı anlaşılmaktadır.
Dava dilekçesi ve eki klasörleri incelendiğinde, davacının tazminini talep ettiği zarar kalemlerinden "sözleşme pulu, karar pulu ve Kamu İhale Kurumu payı" hariç olmak üzere tamamının doğrudan doğruya işin yürütülmesine ilişkin iş kalemleri olduğu, sözleşmenin imzalanmasından feshine kadar olan süreçte karşılıklı taahhütler çerçevesinde davacıya 14 ayrı hakediş ile gerekli ödemelerin yapıldığı anlaşılmaktadır. Davacının yargılamanın herhangi bir safhasında hakedişlerin ödenmediğine ya da eksik ödendiğine ilişkin bir iddiası bulunmamasına karşılık, tazminat talebine konu iş kalemlerinin, taraflar arasında imzalanan sözleşme kapsamında hizmetin ifasına yönelik temin edilen mal veya hizmetler olduğu anlaşılmaktadır.
Bu durumda; söz konusu iş kalemlerine ve oluştuğu ileri sürülen zararlara yönelik değerlendirmelerin özel hukuk sözleşmesine göre yapılması gerektiğinden, davacının idarece feshedilen sözleşmeye dayanan söz konusu zararın tazminini adli mercilerden talep edebileceği anlaşıldığından, söz konusu iş kalemleri yönünden İdare Mahkemesi tarafından esasa ilişkin hüküm kurulmasında hukuki isabet görülmemiştir.
Öte yandan, davacının sözleşme öncesi döneme ilişkin olarak, bir başka anlatımla ihale mevzuatının uygulanması kapsamında idarece tesis edilen işlemler nedeniyle ortaya çıktığını iddia ettiği zararın tazmini istemine ilişkin hususların yeniden değerlendirilerek karar verilmesi gerekmektedir.
SONUÇ : Açıklanan nedenlerle, temyiz istemlerinin kabulüyle 2577 Sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 49. maddesi uyarınca Ankara Bölge İdare Mahkemesi 8. İdari Dava Dairesi'nin 27.09.2017 tarih ve E:2017/437, K:2017/581 Sayılı kararının BOZULMASINA, kullanılmayan 51,70.-TL yürütmeyi durdurma harcının istemi hâlinde davacı şirkete iadesine, yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın Ankara Bölge İdare Mahkemesi 8. İdari Dava Dairesi'ne gönderilmesine, kesin olarak 09.07.2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
*Kamu İhale Kanunu ve ikincil mevzuatı önceliklerin ve ihtiyaçların değişmesi, uygulamada yeni soru ve sorunlarla karşılaşılması ya da kamu kurum ve kuruluşlarının kendi mevzuatlarına göre alım yapması zorunluluğunun doğması gibi nedenlerle çok sık değişen bir mevzuattır. Yargı mercileri tarafından verilen kararlar ihale tarihinde yürürlükte bulunan mevzuat hükümlerine ve uyuşmazlık konusu ihalelerin kesinleşen ihale dokümanlarına göre verilen kararlar olup; kararların emsal karar olarak uygulanıp uygulanmayacağı her somut olay özelinde ayrıca değerlendirilmelidir. Kapsamlı değerlendirme ve benzer içtihat örnekleri için Kamu İhale Departmanımız ile iletişime geçiniz.