ÜCRET ÖDEMESİNİN İSPATI:
İspat kural olarak işverene aittir. Öğreti ve Yargıtay da bu şekilde düşünmektedir. Ne şekilde ispat edileceği iş mevzuatında düzenlenmemiştir. İş kanunu madde 37 ispata ilişkin bir madde değildir. İşyerinde bordro veya ücret kartonu tutulmakta ise ödeme zamanı karton işçiye imzalatılır ve bunlar işyerinde saklanır.
Ücret banka marifetiyle ödeniyorsa ücret bordrosu vs için işçinin imzasının alınması mümkün değildir. Ancak bunlar işçinin özlük dosyasında muhafaza edilmelidir.
Ücret bordroları ve kartonları önemli değiller olsalar da mutlak deliller değildirler.
Banka ödemelerinde işverenin özel hesaba ücretin yatırıldığını ispatlaması yeterlidir. Yani işçinin bordroda imzasının olmaması hesap pusulasını almamış olması ücretin ödenmediği anlamına gelmez.
HUMK madde 288 e göre “ Bir hakkın doğumu, düşürülmesi, devri, değiştirilmesi, yenilenmesi, ertelenmesi, ikrarı ve itfası amacıyla yapılan hukuki işlemlerin, yapıldıkları zamanki miktar veya değerleri “dörtyüzmilyon” lirayı geçtiği takdirde senetle ispat olunması gerekir.” Bunlar işverenin elinde olmayabilir. Bankanın belgeleriyle ücreti ödediği ispatlayabilir. Uygulamada da böyle kabul edilmektedir. Bankadan alınan belgeler yeterli ispat aracıdır.
ÜCRET ALACAĞININ ZAMANAŞIMINA UĞRAMASI
1475 sayılı iş kanununda ücret alacağının zamanaşımına uğrama süresine ilişkin bir düzenleme yoktu. Borçlar Kanunundaki düzenleme uygulanmakta idi . Borçlar Kanunu md.126/3 e göre 5 yıllık zamanaşımı kabul ediliyordu. Artık İş Kanunu Md.32 son fıkrada ücret alacaklarında zaman aşımı süresi 5 yıl olarak düzenlenmiş durumdadır.
Zamanaşımı borcun muaccel olduğu tarihten yani alacağın doğduğu tarihten itibaren başlar.O halde işçinin ücret alacağı zamanında hiç ödenmez ; ya da eksik ödenirse hiç ödenmeyen veya eksik kalan kısım için zamanaşımı işlemeye başlar.
İş sözleşmesinin devam ediyor olması zamanaşımını durdurucu etki yapmaz.
Örneğin işçi A , B’nin yanında 10 yıldır çalışıyor.5 10 2001 de işveren işçi ücretini ödememiş. İşçi 5 yıl içinde bu alacağını talep etmelidir. İş Sözleşmesinin devam ediyor olması zamanaşımını etkilemez.
Dava yoluyla (5 yıllık süre) ileri sürülmeksizin geçirilirse eksik ödeme haline gelir yani borcun ( ücretin) ödenmediği tarihten itibaren 5 yıl içinde dava yoluyla talep edilmesi gerekir.
İş Kanunu Md.32 son fıkra : Temel ücreti,iş karşılığı dışında para veya parayla ölçülebilen her türlü değeri(ücret ekleri) fazla çalışma ücreti,hafta tatili,genel bayram ve resmi tatil ve yıllık izin ücretlerini kapsar. Ücretten tüm bunları anlarız.
Eğer işçiye yapılan ödeme ücret niteliğinde değilse zaman aşımı 5 yıl değildir.Örneğin kıdem tazminatı ücret niteliğinde değildir.İhbar tazminatı,kötü niyet tazminatı, sendikal tazminat vs. Bunlarla ilgili hususlarda genel zaman aşımı yani 10 yıllık süre geçerlidir.
Ev hizmetlerinde ya da ev işlerinde çalışanlar İş Kanunu kapsamında değildirler. Borçlar Kanunu 132/4 de bunlar için zamanaşımının sözleşmenin bittiği tarihten itibaren başlayacağı kabul edilmiştir. Yani iş sözleşmesi zaman aşımını durdurucu bir etki yapar . Burada zaman aşımı 5 yıldır.
Eğer işveren veya işveren vekili işçi ücretini ödemezse hangi yasal yola başvurulur ?