B. Yönetim kurulunun organ sıfatını geçici olarak kaybetmesi
Yukarıda ifade edildiği üzere, ortaklık yönetim kurulunun organ sıfatını kaybetmesi, şirketin fiil ehliyetinin kaybolması sonucunu doğurur. Bu durumda olan şirket, faaliyetlerine devam etme gayesinde ise ortaklığın korunması bakımından çeşitli tedbirler alınabilir. Bunlardan bir kısmı ortaklık yönetim organının kaybedilmesinden önce alınacak tedbirlerdir. Diğer bir kısmı ise fiilen ya da hukuken ortada yönetim organının bulunmadığı aşamada başvurulabilecek olan yöntemlerdir. Bunları ayrıntılı olarak inceleyelim:
1. Geçici yönetim kurulu tayini
Anonim ortaklık yönetim kurulunun organ sıfatı sona erdiğinde, genel kurul yeni yönetim kurulunu oluşturmamışsa, kısa ya da uzun süreliğine eski yönetim kuruluna ya da ortaklardan oluşturduğu kurula geçici yetki verebilir.
Özellikle azamî görev süresini tamamlamış olan yönetim kurulu üyeleri yerine genel kuruldaki görüş ayrılıkları nedeniyle yeni üyeler seçilememişse genel kurulun ortaklığın organsız kalmasının önüne geçmek amacıyla bir süre daha eski yönetim kuruluna yetki vermesi yoluna gidilebilir ya da geçici yönetim kurulu teşekkül ettirilebilir.
Genel kurul, geçici yönetim kurulunun görevini bazı işlerle ya da genel kurulu toplantıya davet etmeye inhisar ettirebilir. Geçici yönetim kurulu, genel kurulun toplanmasına kadar geçen sürede veya çeşitli nedenlerle genel kurulun toplanmasının geciktiğinde bu zaman içinde ortaklığı idare ve temsil konusunda yetkilidir.
2. Yedek yönetim kurulunun seçimi
Yedek yönetim kurulu üyesi, yönetim kurulu üyeliklerinde herhangi bir nedenle meydana gelebilecek olan boşalmalarda, bu üyenin yerini doldurmak amacıyla önceden seçilmiş üyedir.[69]
Anonim ortaklıklarda yedek yönetim kurulu üyesi seçilip seçilemeyeceğine dair TTK’da açık bir düzenleme yer almamaktadır.[70] Ancak doktrinde Kooperatifler Kanununun 55/2’nci maddesinde de yer aldığı üzere anonim ortaklıkların da yedek yönetim kurulu üyesi seçebilecekleri kabul edilmektedir.[71] Yargıtay Onbirinci Hukuk Dairesinin de “yönetim kurulu üç üyeden ibaret olup, yedek üyeler de seçilmemiştir. Bu yönetim kurulunun iki üyesinin istifa ettiğine göre tek kişi görev yapamaz.”[72] yönündeki içtihadıyla, zımnen de olsa ortaklığa yedek üye seçilebileceğini onayladığı anlaşılmaktadır.
Tüzel kişiliğin fiil ehliyetinin güvence altına alınabilmesi bakımından yedek üye seçiminin oldukça yararlı olduğu açıktır. Şirket yönetim kurulunda herhangi bir nedenle meydana gelebilecek olan açılmalar sonucunda şirket işlerinin aksamasının önüne geçilmiş olur. Ayrıca, kanun koyucunun zaruri bazı durumlarda yönetim kuruluna dahi yeni üye seçme imkânını tanıdığı (TTK md. 315/2) nazara alındığında genel kurulun yedek üye seçiminin kanun koyucunun da iradesine uygun olduğu öncelikle savunulabilir. Bu yetki, önceden ya da yönetim kurulunda ortaya çıkan açılmalar üzerine de kullanılabilmelidir.[73]
Doktrinde genel kurulun yedek üye seçebilmesi için esas sözleşmede bu konuda bir düzenlemenin bulunmasının zorunlu olduğunu savunan yazarlar bulunmakla birlikte TTK’nın 315’inci maddesinin amacı dikkate alındığında esas sözleşmede bu konuda hüküm bulunmasa dahi genel kurulun geçici üye seçiminde yetkili olduğu çoğunlukla benimsenmektedir.[74]
3. Mahkemece yönetim kurulu üyesi seçilmesi
Türk hukukunda mahkemelerin ortaklık organının, yönetim faaliyetini yapabilmesi bakımından gerekli sayıdaki üyesi kalmadığı zarurî haller bakımından üye atayabilmesi düzenlenmemiştir. Buna karşılık Alman hukukunda (BGB m. 296) ve Fransız hukukunda bu gibi istisnaî durumlarda yönetim kurulunun gerekli sayıda üye atayabilecekleri düzenlenmiştir. Fransız hukukunda yönetim kurulu üyelerinin toplu istifası, genel kurulda yönetim kurulu üyelik seçiminin oyların eşitliği gibi nedenlerle gerçekleştirilemezse mahkeme, ortaklıkça gösterilen adaylardan geçici yönetim kurulu üyeleri seçebilir.[75]
Mahkeme tarafından oluşturulan bu organın en önemli görevi genel kurulu toplantıya çağırmak olmakla birlikte, şirket işlerini idare ve temsil edecek yeni yönetim kurulunun seçimine kadar şirketi idare ve temsil etmekle yükümlüdürler. Yetkili organ tarafından yeni üyelerin seçimiyle de görevleri kendiliğinden sona erer.[76]
4. Kayyum tayini
Bilindiği üzere anonim ortaklıklarda tüzel kişiliğin varlığını devam ettirmesi; pay sahipleri, şirket çalışanları, alacaklılar ve Devlet başta olmak üzere birçok kişi bakımından büyük önem taşır. Kayyum, bir kişinin belirli bir veya birkaç işini görmek ya da idaresiz kalan mallarını yönetmek için gerekli tedbirleri almak üzere mahkemece tayin edilir (TMK md. 427/4). Türk Medenî Kanununda tüzel kişilerin organlarının eksik olması ve başka şekilde yönetimi temin edilemediğinde mahkemelerce kayyım tayini yoluna gidileceği düzenlenmiştir. Tüzel kişilerde kayyım tayininin nedeni, tüzel kişinin malvarlığıyla ilgili ilişkilerinin devamlılığının sağlanmasıdır.
Türk Medenî Kanununun ifade tarzından yalnızca medeni hukuk tüzel kişilerini kapsıyor gibi bir anlam çıkmasına ve ticaret şirketlerine uygulanacak hükümleri gösteren TTK’nın 138’inci maddesinde de açık bir hüküm bulunmamasına karşılık, TMK’nın 427/4 hükmü, TTK’nın 1’inci maddesine göre ticaret hukuku tüzel kişilerine de uygulanır.
Ortaklar ya da denetim kurulu; ölüm, istifa, azil, görev süresinin dolması gibi çeşitli nedenlerle anonim ortaklığın yönetim kurulu üyelerinin asgari sayının altına düşmesi ve organ sıfatının kaybolması üzerine ortaklığa kayyım tayinini talep edebilir. Bu takdirde asliye ticaret mahkemesine yapılacak başvuru üzerine, yeni yönetim kurulu oluşturuluncaya kadar bu organın görevlerini yerine getirmek üzere, bir veya birkaç kayyım atayabilir.
Kanunda öngörülen yasal organlar bulunmadığından dolayı; ortaklığın idaresi, TMK’nın 427/4’üncü maddesi gereğince atanan kayyıma bırakılmalı ve kayyım tarafından yalnızca acil ve zorunlu işlemler yapılarak en kısa zamanda genel kurul toplantıya çağrılmalı, bu genel kurul tarafından yönetim kurulu atandıktan sonra şirketin idaresi bu organa tevdi edilmelidir.[77]
İsviçre Federal Mahkemesi 1968 tarihli bir kararında anonim ortaklığa hangi hallerde kayyım tayini gerektiğini şu şekilde ifade etmiştir. “İsviçre Medenî Kanununun 393/4’üncü maddesine göre vesayet makamı idaresi kimseye ait olmayan mallar için gerekli tedbirleri almaya, özellikle bir teşekkülün ya da tesisin teşkilatı eksikse ve başka suretle de idaresi temin edilememişse, bir kayyım tayinine mecburdur. Bu hüküm anonim şirkete de uygulanır, fakat bu yola kötü idare halinde ve ancak bazı şartlar altında gidilir. Başka bir ifade ile kayyım tayini için, yönetim kurulunun ademi mevcudiyetine kısa bir süre içinde çare bulunamaması ya da işlerin ehliyetsiz kimselerin eline geçmek yahut gerekli tedbirleri alamamak tehlikesinin mevcudiyeti gerekir.”[78]
İsviçre Federal Mahkemesinin bu kararı da nazara alındığından Türk Medeni Kanununun 427/4’üncü maddesinin mehazını oluşturan İsviçre Medeni Kanununun 393/4’üncü maddesinin uygulaması bakımından organ sıfatının kaybedilmesi ve bu eksikliğin uygun bir sürede giderilememesi, şirkete kayyım tayini için yeterli olduğu anlaşılmaktadır. Bu durumda organ sıfatının kaybında tüzel kişilik, organlar ya da pay sahiplerinin kusurlarının bulunması dahi mahkemeden şirkete kayyım atanmasına engel teşkil etmez.[79]
Yargıtay da bu konudaki çok önemli bir kararında, üç yıllık azami görev süresinin sona ermesinden sonra, yerine yenileri atanmamışsa ortaklığın organsız kaldığının kabul edilmesi gerektiğini, pay sahiplerinin bu durumda TTK’nın 435’inci maddesi gereğince mahkemeden ortaklığın feshini isteyebileceklerini, ancak ortaklık için ağır bir sonucu olan bu yola gitmeye mecbur olmadıkları, azınlık tarafından yeni yönetim kurulu üyelerinin seçimi için, TTK’nın 366 ve 367’nci maddelerine göre genel kurulun toplantıya çağrılamayacağını, çünkü yönetim kurulunun görev süresi sona erdiğinden bu hükümlerde öngörülen prosedürün tamamlanamayacağını, bu halde ortaklık bünyesinde meydana gelen kilitlenmenin aşılması için TMK’nın 426’ncı maddesi gereğince ortaklığa bir kayyım tayin edilmesi gerektiğini, genel kurul toplantısı yapılarak organların tekrar oluşturulmasına kadar ortaklık yönetiminin bu atanan kayyıma tevdi edilmesinin uygun olacağını belirtmiştir.[80]
Öte yandan, kayyımın görevi anonim ortaklığın olağanüstü genel kurulun çağrısına kadar sınırlandırılmış ise genel kurul toplanarak yönetim kurulunu seçmesiyle, kayyımın görevi sona erer.[81]