Yönetim kurulunun hukukî niteliği
Esas itibarıyla yönetim kurulu, anonim ortaklığın kanunî mümessili olup, şirketin idaresinde işletme sahibi ve işveren konumundadır (TTK md. 317). Yönetim kurulu, anonim şirket yapısı içinde kurul şeklinde faaliyet göstermektedir. Organ kavramı, soyut bir anlam ifade etmekte olup organı oluşturan gerçek kişilerin işlemleri ona hayat vermektedir. Yönetim kurulu, anonim şirketin yapısı bakımından hem zorunlu hem de faaliyeti süreklilik arz eden bir organdır. Çünkü yönetim kurulu dışındaki organlar, hukukî varlıkları bakımından süreklilik taşımalarına rağmen faaliyetlerini aralıklar halinde sürdürmektedirler. Ortaklığın günlük işlemlerinin yapılması, üçüncü kişilerle kurulan ilişkilerin sürdürülmesi görevleri ise yönetim kurulu tarafından yapılmaktadır.[13]
Temsil faaliyeti ortaklar bakımından bir hak ve borç olmamasına karşılık yönetim kurulu üyeleri için hem bir hak, hem de bir borçtur. Anonim ortaklığın dış ilişkide hukuksal ilişkilere girebilmesi yönetim kurulunun temsil görevini ifa etmesiyle mümkün olabilmektedir. Temsil görevi yönetim kuruluna ait olmakla birlikte kanunda “birlikte temsil” esası kabul edilmemiştir. Sözleşmede aksine bir hüküm bulunmaması durumunda yönetim kurulunun iki üyesinin imzası şirketi bağlar (TTK md. 321). Şayet anonim şirketin yönetim kurulu üyelerinin tamamının temsil yetkisine haiz olmaması isteniyorsa bu durumun ortaklık esas sözleşmesinde belirtilmesi, tescil ve ilân olunması gerekmektedir. Bu şekilde bir sınırlama mevcut değilse yönetim kurulu üyelerinden her birinin temsil yetkisinin bulunduğu kabul edileceğinden ortaklık herhangi iki temsilcinin imzası ile ilzam olunur.[14]
Anonim ortaklıklarda, yönetim kurulunun genel yetkili organ olması, genel kurulun üst organ olma niteliğine engel teşkil etmez. Türk Ticaret Kanunuyla genel kurula verilmiş olan yetkiler sınırlı sayıda olmasına rağmen ortaklığın temel yapısıyla ilgilidir. Ancak özellikle halka açık anonim ortaklıkların pay ve ortak sayısının çok olmasına bir de ortakların yönetime ilgisizlikleri eklenince yönetim kurulu, çoğunlukta olan pay sahipleri karşısında genel kuruldan aldığı güç sayesinde daha etkin hâle gelmektedir.
Yönetim kurulunun üçüncü şahıslarla yaptığı işlemler doğrudan doğruya tüzel kişinin hukukî sahasında hüküm ve sonuçlarını meydana getirir. Bu itibarla organın tüzel kişilik adına yaptığı işlemler doğrudan doğruya bütün üyeler açısından geçerli olacak şekilde tüzel kişiliği bağlar.[15]
Öte yandan, tasarrufların menkul kıymetlere yatırılarak halkın iktisadî kalkınmaya etkin ve yaygın bir şekilde katılmasını sağlamayı amaç edinen Sermaye Piyasası Kanunu, özellikle kayıtlı sermaye sistemini kabul etmiş olan anonim ortaklıklarda yönetim kuruluna geniş yetkiler tanımıştır (SPK md. 12). Yine bu tür anonim ortaklıklarda sözleşmeye konulacak hükümle, yönetim kuruluna imtiyazlı ya da itibarî değerinin üzerinde hisse senedi çıkarma, pay sahiplerinin rüçhan hakkını sınırlandırma veya imtiyazlı hisse sahiplerinin haklarını kısıtlama yetkileri tanınabilir. Türk Ticaret Kanununda genel kurulun yetkisinde olan tahvil çıkarma yetkisi aynı şekilde esas sözleşmeye konulacak olan hükümle yönetim kuruluna devredilebilir (SPK md. 13/son).
Halka açık anonim ortaklıkların yönetim kurullarına, TTK’daki hükümlere oranla daha başka bir kısım yetkilerin Sermaye Piyasası Kanunuyla tanınmış olması, adeta genel kuruldan yönetim kuruluna bir yetki ve güç devri olduğu sonucunu doğurmaktadır. Nitekim Kanunun gerekçesinde de genel kurulun bir kısım yetkilerinin yönetim kuruluna devrinden söz edilmektedir.[16]