Anonim Ortaklıklarda Yönetim Kurulu

Anonim Ortaklıklarda Yönetim Kurulu

2. Azledilen yönetim kurulu üyelerinin durumu

Yönetim kurulu üyeleri genel kurul tarafından azledildiklerinde, organ sıfatı sona erer. Yönetim kurulu üyeliğinin her şeyden önce güvene dayalı bir ilişki olması nedeniyle ortaklık genel kurulu yönetim kurulunu her za­man azledilebilir. TTK’nın 316’ncı maddesinde “İdare meclisi azaları esas mukavele ile tâyin edilmiş olsalar dahi umumî heyet karariyle azlolunabilir­ler. Azlolunan âzanın tazminat talebine hakkı yoktur.” hükmü yer almakta­dır.

TTK’nın yukarıda ifade edilen 316’ncı maddesinde, yö­netim kurulu­nun azli düzenlenmiş olup, azledilen yönetim kurulunun ortak­lık adına yap­tığı işlemlerin hukukî sonuçlarına ilişkin hüküm yer almamak­tadır. Bu ne­denle azledilen yönetim kurulu üyelerinin durumunun Borçlar Kanununun vekâlet ve temsile ilişkin hükümlerinin göz önünde tutulmak suretiyle tespit edilmesi zarureti bulunmaktadır.[109]

Bilindiği üzere Borçlar Kanununun “Hitamın hükümleri” kenar baş­lıklı 398’inci maddesinde “Vekilin vekâletinin nihayet bulduğuna ıttıla peyda eylemeden evvel yaptığı işlerden müvekkil veya mirasçıları, vekâlet baki imiş gibi mes’uldür”.

“Salahiyetin hangi zamandan itibaren nihayet bulacağı” kenar başlıklı 37’nci maddesinde ise “Mümessil kendi selâhiyetinin hitam bulduğu vâkıf ol­madığı müddetçe, temsil edilen yahut halefleri, bu salâhiyet henüz baki imiş gibi onun muamelesi ile alacaklı veya borçlu olurlar.

Üçüncü şahısların, salahiyetin nihayet bulduğuna vâkıf oldukları su­retler müstesnadır.” hükmü yer almaktadır.

Bu hükümler çerçevesinde temsil yetkisi sona eren yönetim kurulunun üçüncü kişilerle yaptıkları sözleşmeler ve iç ilişkideki tasarrufları bakımın­dan çeşitli sorunlar ortaya çıkar. Şöyle ki;

a. Yönetim kurulu üyesinin azledildiğini öğrenmeden önce yaptığı idarî işlemler ve temsili muameleler

Azledilen yönetim kurulu bu durumu henüz öğrenmemiş ise bu aşa­mada yapılan iç işlemler ve üçüncü kişilerle yapılan temsili muameleler, sanki vekâlet ilişkisi devam ediyormuş gibi ortaklığı bağlar. Diğer bir anla­tımla TTK’nın 316’ncı maddesi gereğince azlolunan yönetim kurulunun idare ve temsil yetkisinin sona ermesi; ancak, bu durumun üyeler tarafından öğre­nilmesi hâlinde temsil yetkisinin sona ermesine dair Borçlar Kanununun yukarıda anılan 398 ve 37’nci maddesinin uygulanmasını gerektirir.[110]

Yönetim kurulu üyelerinin azledildiklerini öğrenmedikleri sürece öğ­renme anına kadar üyenin yaptığı işlemler ortaklığı hak ve borç altına so­kar,[111] yani yönetim kurulu üyelerinin temsil yetkisi varmış gibi, öğrenme anına kadar yaptığı işlemler geçerlidir.[112]

b. Yönetim kurulu üyesinin azledildiğini üçüncü kişi tarafından bilinmesi durumunda yapılan işlemler

Ortaklık ile ilişkide bulunan üçüncü kişi, yönetim kurulu üyesinin az­ledilmiş olması nedeniyle şirketi temsil etme yetkisinin bulunmadığını bili­yorsa, yönetim kurulu üyesi kendisinin azledildiğinden haberi bulunmasa dahi bu sözleşme ortaklığı bağlamaz. Nitekim, Borçlar Kanununun 37’nci mad­desinin ikinci fıkrasında, “Üçüncü şahısların, salahiyetin nihayet bul­duğu vâkıf oldukları suretler müstesnadır.” denilmek suretiyle bu gibi hal­lerde Borçlar Kanununun 398 ve 37/1’inci maddelerinde getirilmiş olan is­tisnanın uygulamasına imkân bulunmadığı ortaya konulmuştur.[113]

c. Yönetim kurulu üyesinin azledildiğini üçüncü kişinin bilmemesi

Borçlar Kanununun 34’üncü maddesinin üçüncü fıkrasında, “Temsil olunan kimse gerek sarahaten gerek delaleten verdiği salahiyeti diğer kim­selere bildirdiği halde bu salahiyeti tamamen veya kısmen ref’ettiğini bil­dirmemiş olursa salahiyetin bu suretle ref’ini üçüncü şahıslara dermeyan edemez.” hükmü yer almaktadır.

Bu hüküm karşısında ortaklık ile hukukî ilişkide bulunan üçüncü kişi­nin yönetim kurulu üyesinin azlini bilmediği ve gerekli özene rağmen bil­mesinin de gerekmediği durumda azledilen üyenin şirket adına yaptığı iş­lemler ortaklığı bağlar. Kanunun bu hükmü, hukukî ilişkinin niteliğine de uygundur. Zira, temsil yetkisinin varlığı konusunda üçüncü kişilerde güven yaratan ortaklığın, bu yetkinin ortadan kalktığı konusunda bildirimde bu­lunmaması önceki bildirimiyle oluşturduğu güvene dayanarak işlem yapıl­ması neden olacağından sonuçlarına da katlanmalıdır.[114]

d. Azil keyfiyetinin tescil ve ilânından sonra yapılan işlemler

Türk Ticaret Kanununun 39’uncu maddesinin birinci fıkrasına göre, üçüncü şahısların tica­ret sicili kayıtlarının bilmediklerine ilişkin iddialarına itibar olunmayacağın­dan ortaklık yönetim kurulu üyesinin azli keyfiyetinin ticaret siciline tescil ve ilânından sonra, bu kişilerin ortaklık adına yapacağı işlemler bakımından temsil ve vekâlet ilişkisinin devam ettiği söylene­mez.[115]

Paylaş:

Emsal Kararlar

Yeni Eklenenler

Sosyal Medyada Biz

error: Özderin Avukatlık Bürosu - Ankara - Uzman Kadromuza ulaşmak için lütfen arayınız ! 0312 428 03 13