Adem ÜLGEN ve Diğerleri Kararına İlişkin Anayasa Mahkemesi Basın Duyurusu

Fikriye AYTİN ve Diğerleri Kararına İlişkin Basın Duyurusu

Adem ÜLGEN ve Diğerleri Kararına İlişkin Anayasa Mahkemesi Basın Duyurusu

Adem ÜLGEN ve Diğerleri Kararına İlişkin Anayasa Mahkemesi Basın Duyurusu

Anayasa Mahkemesi İkinci Bölümü Adem Ülgen ve Diğerlerinin (B. No: 2013/6581) bireysel başvurusunda oybirliğiyle Anayasa’nın 17. ve 36. maddelerinin ihlal edildiğine karar vermiştir.

Yaşamı koruma yükümlülüğü, devlete bireylerin yaşamını korumak için önleyici genel tedbirleri alma görevini yüklemektedir. Mayınlı araziye sivillerin girmesini önlemek için gerekli ve yeterli güvenlik önlemlerinin alınmaması nedeniyle gerçekleşen yaralanma yaşam hakkını ihlal etmiştir.

Başvurucular Adem Ülgen, Ahmet Ülgen ve Hanım Ülgen mayın patlaması sonucu meydana gelen yaralanma nedeniyle bireysel başvuruda bulunmuşlardır.

Olaylar

Türkiye-İran sınırında bulunan askeri birliğin yakınındaki mayınlı bölge civarında hayvan otlatan 12 yaşındaki Adem Ülgen arkadaşlarıyla birlikte koyun sürüsünün peşinden giderek mayınlı bölgeye girmiştir. Adem Ülgen ve iki arkadaşı mayın patlaması sonucu yaralanmıştır.

Olay nedeniyle başvurucular maddi ve manevi tazminat talebiyle Milli Savunma Bakanlığı aleyhine dava açmışlardır.

Sonuç olarak, “söz konusu zararın meydana gelmesinde mayınlı saha olduğu bilinen ve etrafında uyarı levhaları ve tel örgüler bulunan alana girerek çakıyla mayını kurcalayan davacıların çocuğu ile bakım ve gözetim görevini gereği gibi yerine getirmeyen anne ve babanın tam kusurlu olduğu anlaşılmış olup, zarardan davalı idareyi sorumlu tutmak ve tazminata mahkûm etmenin hukuka uygun olmayacağı” gerekçesiyle dava reddedilmiştir.

İddialar

Başvurucular gerekli tedbirlerin alınmaması nedeniyle mayın patlamasının gerçekleştiğini ve başvurucu Adem Ülgen’in yaralandığını, ayrıca açtıkları tazminat davasının makul sürede sonuçlandırılmadığını ileri sürmüşlerdir.

Mahkemenin değerlendirmesi

Yaşam hakkı yönünden

Anayasa Mahkemesine göre kişinin yaşam hakkı ile maddi ve manevi varlığını koruma hakkı, birbirleriyle sıkı bağlantıları olan, devredilmez ve vazgeçilmez haklardan olup devletin bu konuda pozitif ve negatif yükümlülükleri bulunmaktadır. Devletin, negatif bir yükümlülük olarak, yetki alanında bulunan hiçbir bireyin yaşamına kasıtlı ve hukuka aykırı olarak son vermeme, bunun yanı sıra, pozitif bir yükümlülük olarak, yine yetki alanında bulunan tüm bireylerin yaşam hakkını gerek kamusal makamların, gerek diğer bireylerin, gerekse kişinin kendisinin eylemlerinden kaynaklanabilecek risklere karşı koruma yükümlülüğü bulunmaktadır.

Anayasa Mahkemesinin, yaşam hakkı kapsamında devletin sahip olduğu pozitif yükümlülükler açısından benimsediği temel yaklaşım uyarınca, devletin sorumluluğunu gerektirebilecek şartlar altında gerçekleşen ölüm olaylarında Anayasa’nın 17. maddesi, devlete, elindeki tüm imkânları kullanarak, bu konuda ihdas edilmiş yasal ve idari çerçevenin yaşamı tehlikede olan kişileri korumak için gereği gibi uygulanmasını ve bu hakka yönelik ihlallerin durdurulup cezalandırılmasını sağlayacak etkili idari ve yargısal tedbirleri alma görevi yüklemektedir. Bu yükümlülük, kamusal olsun veya olmasın, yaşam hakkının tehlikeye girebileceği her türlü faaliyet bakımından geçerli olup kamu güvenliğini sağlama amacıyla yürütülen tehlikeli faaliyetler alanı da bu yükümlülük kapsamındadır.

Bu bağlamda, yaşam hakkı, devlete egemenlik alanında bulunan bireylerin yaşamını korumak için önleyici tedbirleri alma görevini de yüklemektedir.

Somut olayda, birinci başvurucunun yaralanmasına neden olan anti personel mayınlar Türkiye-İran sınırında bulunan Ziyaret Hudut Takım Karakolunu koruma amacıyla yerleştirilmiştir. Başvuruya konu patlama olayında yaralanan çocuklardan Salih Ülgen tarafından yapılan 2013/6585 No.lu bireysel başvuru dosyasında ilgili idarenin yazısında, mayınlı arazinin yerel halk tarafından mera olarak kullanılmadığı, hayvanların mayınlı arazi sınırlarından yüz metre uzaklıktan başlayacak şekilde otlatıldığı, mayın tarlasının çevresinin bir metre yüksekliğinde dikenli tel ile çevrildiği ve bölgenin mayınlı olduğunu belirten mayın ikaz levhalarının mevcut olduğu, bölge halkının mayın tarlaları hakkında bilgilendirilerek kendilerine talimat tebliğ edildiği, arazisinde çalışmak için veya hayvanları otlatmak için gelen halkın mayınlı araziler konusunda uyarıldığı belirtilmiştir.

Bununla birlikte, yetkililer tarafından alındığı belirtilen önlemlerin ve nöbetçi askerin uyarılarının sorumlu yetişkinler gibi davranması beklenemeyecek olan başvurucu ve arkadaşlarının mayınlı sahaya girmesini engelleyemediği, koyun sürüsünün dahi tel örgüleri aşabildiği, dolayısıyla başvuruculardan Adem Ülgen’in yaralanmasına neden olan mayın patlamasının meydana gelmemesi için alınması gerekli güvenlik tedbirlerinin somut olayda yeterli düzeyde bulunmadığı sonucuna varılmıştır.

Bu nedenle Anayasa’nın 17. maddesinde güvence altına alınan yaşam hakkının ihlal edildiğine karar verilmiştir.

Makul sürede yargılanma hakkı yönünden

Anayasa Mahkemesi, maddi ve manevi zararların tazmini talebiyle açılan davanın kişi sayısı ve mahiyeti itibariyle karmaşık olmadığını tespit ettikten sonra altı yıl yedi ay süren yargılamanın sonuçlanmasında makul olmayan bir gecikme olduğu sonucuna varmıştır.

Bu nedenle, Anayasa’nın 36. maddesinde güvence altına alınan makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiğine karar verilmiştir.

Bu basın duyurusu Genel Sekreterlik tarafından kamuoyunu bilgilendirme amacıyla hazırlanmış olup bağlayıcı değildir.

* Yargı mercileri tarafından verilen kararlar yürürlükte bulunan mevzuat hükümlerine ve olayın özelliklerine göre verilen kararlar olup; kararların emsal karar olarak uygulanıp uygulanmayacağı her somut olay özelinde ayrıca değerlendirilmelidir. Kapsamlı değerlendirme ve benzer içtihat örnekleri için ilgili departmanımız ile iletişime geçiniz.

Paylaş:

Emsal Kararlar

Yeni Eklenenler

Sosyal Medyada Biz

error: Özderin Avukatlık Bürosu - Ankara - Uzman Kadromuza ulaşmak için lütfen arayınız ! 0312 428 03 13