2. Kanunlar İhtilafı(Conflict of Laws)
Eyaletler arası ticari ilişkilerde uyuşmazlık çıkması halinde hangi eyalet düzenlemeleri, uygulanacağı sorunu önemli bir meseledir. Bu husus “conflict of laws”[162] yada “the law of the forum”[163] olarak adlandırılmaktadır. ABD’de 50 eyalet ve bu eyaletlerin ayrı yargı sistemi ve birde federal yargı sistemi bulunmaktadır. Eyaletler arası ilişkilerde ortaya çıkan uyuşmazlıkları hangi eyalet mahkemesinin çözmeye yetkili olduğu da önemli bir sorundur[164].
A. Eyalet Mahkemeleri(State Courts)
Eyaletler arası uyuşmazlıkların çözümünde, tarafları ikametgahı(domicile)[165], yada sürekli oturdukları adres, sözleşmenin yapıldığı yer(the state in which the contract is made), sözleşmenin ifa edileceği yer(the state in which contract is to be performed) tespiti önemli bir konudur[166].
a. Sözleşmenin Yapıldığı Yer(Place of Contracting)
Sözleşmenin yapıldığı yer(the place of contracting)[167] hangi kanunların sözleşmeye uygulanacağını tayin eder. Bu halde, taraflar aksini kararlaştırmamışlarsa, uyuşmazlık çıkması halinde sözleşmenin yapılmış olduğu eyalet düzenlemelerine göre, sorun çözülecektir.
b. Ağırlık Merkezi(Center of Gravity)
Eyaletler arası yapılan sözleşmelerde taraflar, uyuşmazlık halinde hangi eyalet kanunlarının uygulanacağını da kararlaştırabilirler. Sözleşmede böyle bir seçim söz konusu değilse, yeni ileri sürülen doktrine göre, taraflar işlerini ağırlıklı olarak icra ettikleri(center of gravity)[168] eyalet düzenlemelerini, uyuşmazlığa uygulatacaktır.
B. Federal Mahkemeler(Federal Courts)
Taraflar farklı eyaletlerde ikamet ediyorlarsa ve aralarındaki ilişki $ 50 000 yada daha fazla miktarı kapsıyorsa, tarafların faklı eyalet vatandaşı olmaları dolayısıyla, dava federal mahkemede görülebilir[169]. Federal mahkeme, kanunlar ihtilafı(conflict of laws) hükümlerine göre, olaya uygulanacak düzenlemeyi belirleyecektir[170].
VI. Sözleşmelerin Sona Ermesi(Discharge of Contracts)
Buraya kadar incelemiş olduğumuz konularda, sözleşmenin oluşması, yorumlanması, tarafların hakları gibi hususlar incelendi. Bu başlık altında sözleşmenin sona ermesi(discharge of contracts)[171] hallerini inceleyeceğiz[172].
1. Sözleşmelerin İfa ile Sona Ermesi(Discharge by Performance)
Sözleşme genellikle tarafların anlaşma şartlarını yerine getirmeleriyle sona erer. Çoğu halde taraflar anlaşma gereği, taahhütleri yerine getirmekle, anlaşma hükümlerini yerine getirmiş olurlar. Sözleşmenin ifa edilmesi, bir davranışın yerine getirilmesi suretiyle yapılabileceği gibi, bir ödemenin yapılması suretiyle de yapılabilir[173].
Sözleşmenin ifa edileceği an(time of performance), sözleşme metninde belirtilmiş olabilir. Eğer böyle bir düzenleme varsa, belirtilen tarihte veya tarihler arasında ifanın yapılması sözleşmeyi sona erdirecektir[174]. Eğer taraflar sözleşmenin ifa edileceği tarihi belirtmemişlerse, taraflar yükümlülüklerini makul zaman içerisinde ifa etmelidirler[175].
Sözleşmede taraflar, taahhütlerini tam olarak(adequacy of performance) yerine getirmelidirler[176]. Eksik ifa, sözleşmeyi sona erdirmeyecektir[177]. Sözleşmenin ifası, bir borçlu(obligor) yada üçüncü(third person) kişi tarafından garanti altına alınabilir[178].
2. Tarafların Hareketiyle Sözleşmenin Sona Ermesi(Discharge by Action of Parties)
Sözleşmeler taraflardan her ikisinin veya taraflardan birinin bu yönde irade açıklamasıyla sona erebilir. Bazı hallerde sözleşme bir tarafa yada iki tarafa, diğer tarafı bilgilendirerek, tek taraflı irade açıklaması(discharge by action of parties) ile sözleşmeyi sona erdirme yetkisi tanıyabilir[179]. Tüketiciyi korumaya yönelik olarak federal yönetimce çıkarılan düzenlemeler, tüketiciye bu tür haklar vermektedir. Örneğin, “The Federal Consumer Credit Protection Act” adı verilen düzenleme, borçlunun evine ipotek yükleyen kredi sözleşmelerini, borçlunun üç iş günü içerisinde fesih edebileceğini düzenlemiştir. Buna göre evini karşılık gösterme suretiyle, kredi alan kimse, kredi işlemi yapıldıktan sonra, üç iş günü içerisinde karşı tarafa bildirerek, sözleşmeyi feshedebilecektir[180].
Bir sözleşme tarafların anlaşmasıyla(discharge by agreement) sona erebilir. Bu anlaşma tarafların önceden sözleşmeye koyacakları bir madde ile veya sonradan anlaşmak suretiyle olabilir[181]. Bir başka deyişle; (1) bu anlaşma orjinal sözleşme(the terms of the original contract) metninde bulunabilir. Örneğin, “belirtilen tarihte sözleşme sona erer”, ifadesi kullanılabilir; (2) taraflar karşılıklı olarak, sözleşmenin hükümsüzlüğünü ileri sürebilirler. (3) taraflar karşılıklı olarak, sözleşmeyi feshedebilirler; (4) aynı taraflar aralarında yeni bir anlaşma yapabilirler ve bu halde eski anlaşmanın sona erdiğini kararlaştırabilirler; (5) yeniden kiralama yapılabilir(release)[182]; (6) vazgeçme(waiver)[183], hallerinde sözleşme sona erer[184].
3. Dış Etkenler Sebebiyle Sona Erme(Discharge by External Causes)
Dış etkenler olarak nitelendireceğimiz sebepler, sözleşmenin taraflarının kontrolünün ötesinde söz konusu olan etkenlerdir. Bu haller[185]; (1) sözleşme konusunun sonradan imkansız hale gelmesi(discharge by impossibilty)[186]; (2) ekonomik sebepler(economic disappointment), sözleşmenin ticari olarak yerine getirilmesinin mümkün olmaması(commercial impracticability), ekonomik şartların değişmesi sonucu, ifa edilecek edimlerin değerlerinin aşırı derece de artması(economic frustration) gibi haller, (3) ekonomik dengesizlik riski(risk of economic instability), uzun dönemli sözleşmelerin ulusal ekonomi şartlarında etkilenmesi hali, (4) geçici imkansızlık(temporary impossibilty) hali(bu hal sadece sözleşmenin ifasını erteler, sözleşmeyi sona erdirmez), hava şartlarındaki değişiklik gibi; (5) hukuki durum değişikliği ile sona erebilme (discharge by operation of law) hali, iflas(bankruptcy)[187]gibi haller sayılabilir.
VII. Sözleşmenin İhlali ve Düzeltilmesi Çareleri(Breach of Contract and Remedies)
Sözleşme ihlal edildiği zaman taraflar neler yapabilirler, ne gibi yollara başvurabilirler. Bu soruların cevabı, sözleşmenin ihlali ve düzeltilmesi çareleri ile ilgilidir.
1. Sözleşmenin İhlali
Konuya ilişkin olarak, sözleşmenin hangi hallerde ihlal edildiğinin tespit edilmesi gereklidir. Sözleşmenin ihlali(breach of contract)[188], ifanın sözleşmede belirtilen şekilde yerine getirilmemesi hadisesidir. Sözleşmenin ihlali, haksız fiilden(tort)[189] yada cezai fiilden ayrıdır. Sözleşme ihlal edilmediğinde, sadece tarafların ifa edilememeden dolayı bir zararı ortaya çıkar.
A. Önceden Yapılan İhlal(Anticipatory Breach)
Sözleşme ifa edileceği zaman, taraflardan biri ifadan kaçınırsa, sözleşmenin ihlali(anticipatory breach)[190] söz konusu olacaktır. Taraflardan biri, ifa zamanı açıkça yükümlülüğünü yerine getirmeyeceğini belirtmişse, bu beyan “anticipatory reputation” olarak adlandırılır.
B. Sözleşmeden Feragat Edilmesi ile İhlal(Waiver of Breach)
Sözleşmenin ihlaline, feragat(waiver)[191] hali de sebebiyet verebilir. Taraflar sözleşmeden feragat ettiklerini sözlü olarak ifade edebilecekleri gibi, davranışları ile de bunu gösterebilirler[192]. Taraflar sözlü olarak yada davranışları ile sözleşme hükümlerini tanımadıklarını da ifade edebilirler.
C. Saklı Tutulan Haklar(Reservation of Right)
Taraflardan biri ifa zamanı geldiğinde, sözleşmeden doğan yükümlülüğünü eksik olarak(defective performance)[193], yerine getirebilir. Bu halde karşı taraf sözleşmeden doğan hakları saklı kalmak kaydıyla(reservation of right)[194] eksik ifayı kabul edebilir[195].
2. Sözleşmenin İhlali İçin Çareler(Remedies for Breach of Contract)
Taraflardan birisi sözleşmeyi ihlal ettiği zaman, zarar gören tarafın bir yada daha fazla kullanılabilir hakkı söz konusudur.
A. Önceden İhlal Halinde Çareler(Remedies Upon Anticipatory Reputation)
Önceden ihlal hali(anticipatory reputation) söz konusu ise, zarar gören kimsenin(aggrieved person)[196] birkaç seçimlik hakkı(several options)[197] bulunmaktadır. Bu halde, zarar gören taraf, (1) tazminat davası açabilir; (2) sözleşmeyi feshedebilir; (3) aynen ifayı talep edebilir.
a. Tazminat Davası(Action for Damage)
Sözleşme hiç veya gereği gibi ifa edilmediği takdirde, zarar gören taraf, ifa edilmeyen borca ilaveten bir tazminat talep edebilir[198].
aa. Tazminatın Miktarı(Measure of Damages)
Davacı tazminat miktarı olarak, ispatlayabileceği gerçek zararı kadar parasal talepte bulunacaktır. Bu zarar “compensatory damages”[199](maruz kalınan zarar) olarak adlandırılmaktadır. “Compensatory damages” adı verilen bu zarar, davacının sözleşmenin ifa edilmemesi sonucu, uğramış olduğu zararı içermektedir[200].
bb. Cezai Zarar(Punitive Damages)
Sözleşmenin ifa edilmemesi sonucu doğan zarar, “compensatory damages”(maruz kalınan zararı) aşıyorsa, davacının bu zararı ispat etmesi halinde, ihlal edenin ödeme yükümü doğar. Bu zarara “punitive damages”[201] yada “exemplary damages”[202] adı verilmektedir. Bu zarar istisnai nitelik arz eden bir zarardır.
cc. İhlalin Sebebiyet Verdiği Doğrudan veya Dolaylı Zaralar
Sözleşmenin ifa edilmemesi halinde oluşan zarar, doğrudan doğruya meydana gelen zarar(direct loss)[203] olarak ifade edilir. Sözleşmenin ifa edilmemesi sonucunda, zarar gören tarafın, ifa edilmemeyle birlikte, diğer işlerinde de bir takım zararlar meydana gelmişse, bu zarara da “consequential loss”[204] adı verilir.
dd. Zararların Azaltılması(Mitigation of Damages)
Sözleşmenin ifa edilmemesi sonucu zarar gören taraf, makul şartlar ve ölçüler içerisinde zararının daha fazla artmaması için gerekli tedbirleri almakla yükümlüdür[205]. Buna “mitigation of damages” adı verilmektedir. Başka bir deyişle, zarar gören kişi, zararın daha fazla artmaması için, elinden gelen gayreti göstermek durumundadır.
ee. Yabancı Paranın Tedavülü(Conversion of Foreign Currency)
Özellikle uluslar arası ticarette, taraflar yabancı para üzerinden, yani ABD doları dışında bir para birimi ile sözleşmenin ifa edileceğini hükme bağlamışlarsa, ifa edilmeme halinde zararın hangi para birimi ile karşılanacağı sorunu karşımıza çıkmaktadır. Bu hususa ilişkin, farklı bakış açıları vardır. Federal ve eyalet mahkemeleri, ABD para birimi olan dolar üzerinden alış verişlerin yapılmasının gerektiği yönünde kararlar vermektedirler. Ancak bu hükümlere nazaran, taraflar yabancı para birimi üzerinden de anlaşma yapabilirler. Bu halde “A Uniform Foreign Money-Judgements Recognation Act”[206] adı verilen düzenleme, tarafların yabancı para birimi üzerinden anlaşma yapmaları halinde, bunun ABD doları karşısındaki tedavül değeri esas alınarak ödenebileceğini öngörmektedir[207].
b. Sözleşmenin Feshi(Rescission)
Sözleşmenin ifa edilmemesi halinde, zarar gören(the aggrieved) taraf, sözleşmenin feshi yoluna(right to rescind)[208] gidebileceği gibi, fesih için mahkemeye de(judicial rescission)[209] müracaat edebilir. Her iki halde de, sözleşmeyi ifa etmeyen tarafın, zarar görenin ifa etmemeden dolayı doğan zararını karşılaması gerekecektir[210].
c. Aynen İfayı Talep Etmek(Action for Specific Performance)
Borcun konusu imkansız olmadığı takdirde, zarar gören kimse aynen ifayı da talep edebilir[211]. Sözleşmenin ifa edilmemesi sonucu zarar gören taraf, sözleşme konusu borcun aynen ifasını talep ve dava edebilecektir.
3. Çare ve Zararları Etkileyen Sözleşme Hükümleri
Sözleşmenin tarafları, aralarında yapacakları anlaşma ile, ifa edilmeme halinde hukukun kendilerine tanımış olduğu hakları kısıtlayabilirler veya değiştirebilirler.
A. Çareleri Sınırlandırılma(Limitation of Remedies)
Sözleşmede taraflar, zarar görenin baş vuracağı hukuki yolları, yapacakları anlaşma ile, sınırlandırabilirler[212]. Örneğin, sözleşme, taraflardan birine, kusurlu veya eksik edimi tamamlama yada düzeltme veya satma, hatta sözleşme bedelini geri ödeme imkanı verebilir. Yine sözleşme de ifa edilmeme halinde durumun hakeme götürüleceğine ilişkin düzenlemeler yapılabilir.
B. Tazminat Miktarının Taraflarca Belirlenmesi(Liquidated Damages)
Sözleşmede taraflar, ifa edilmeme sonucu meydana gelen zararı veya ödenecek miktarı, aralarında yapacakları anlaşma ile belirleyebilirler. Buna “liquidated damages”[213] adı verilmektedir. Tarafların aralarında böyle bir anlaşma yapması ”a liquidated damages clause”[214] halinde, bu hukuken geçerlidir. Taraflar arasındaki bu anlaşma, gerçek zararı ispat mükellefiyetini de bertaraf etmektedir[215]. Bu geçerliliğin söz konusu olabilmesi için; (1) gerçek zararı tayin ve tespit güç yada mümkün olmamalıdır, (2) tarafların kararlaştırmış olduğu zarar miktarı fahiş olmamalıdır[216].
C. Sorumluluğun Sınırlandırılması Şartları(Limitation of Liabililty Clauses)
Taraflar aralarında, sözleşmenin ifa edilmemesi halinde, taraflardan birinin zarardan sorumlu olmayacağına ilişkin anlaşma yapabilirler. Sözleşmeye bu konuya ilişkin olarak konulabilecek düzenlemeye,“an exculpatory clause”[217] yada “a limitation-of-liability clause”[218] adı verilmektedir. Örneğin, bir yapım sözleşmesinde, inşaatı yapacak firma, üçüncü kişilerin sebebiyet verecekleri geciktirmelerden sorumlu olmayacağını hükme bağlayabilir[219].
Taraflar sözleşmeye böyle bir şartı(exculpatory clause), kullanacakları açık, kesin ve şüphe vermeyecek ifadelerle koymak durumundadırlar. Yani, böyle bir şartın olduğu sonucuna, tarafların iradelerinin yorumlanması suretiyle, ulaşılamaz[220]. Bu tür bir düzenleme(the exculpatory clause) kamu düzenine(public policy) aykırı olmadıkça[221] yada diğer tarafı hile ile aldatmak kastıyla yapılmadıkça[222], geçerli olacaktır.
D. Invalid Provision Relating to Remedies or Damages
Taraflara aralarında yapacakları anlaşma ile, sözleşmenin ifa edilmemesi halinde, hukukça düzenlenen çare ve zararların geçerli olmayacağına ilişkin düzenleme yapmaları halinde, taraflar bu anlaşma ile bağlı olacaklardır[223]. Ancak, aralarında uyuşmazlık çıktığında ve durum yargıya intikal ettiğinde, taraflar bu anlaşmayı ileri süremeyeceklerdir[224]. Mahkemelerce bu tür anlaşmalar tanınmayacaktır[225].