Kabul Edilemezliğe İlişkin Deniz Seki Kararı Anayasa Mahkemesi Basın Duyurusu
Anayasa Mahkemesi İkinci Bölümü, 25/6/2015 tarihinde Deniz Seki’nin bireysel başvurusunda (B. No: 2014/5170), mahkûmiyetin hukuka aykırı yöntemlerle elde edilen delillere dayandırılmasına, tanıklarının dinlenmemesine ve kovuşturmanın kaldırılan mahkemelerce yapılmasına yönelik şikayetlerin kabul edilemez olduğuna karar vermiştir. |
Olaylar
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı, başvurucu hakkında “uyuşturucu madde ticareti yapma” suçunu işlediği iddiasıyla kamu davası açmıştır.
İddialar
Mahkemenin değerlendirmesi
Diğer yandan, belirli bir davaya ilişkin olarak delilleri değerlendirme ve gösterilmek istenen delilin davayla ilgili olup olmadığına karar verme yetkisinin esasen derece mahkemelerine ait olduğu vurgulandıktan sonra, Anayasa Mahkemesinin görevinin başvuru konusu yargılamanın bütünlüğü içinde adil olup olmadığını değerlendirmek olduğu belirtilmiştir. Bu bağlamda, delillerle ilgili olarak başvurucuya, delillerin gerçekliğine itiraz etme ve kullanılmalarına karşı çıkma fırsatı verilip verilmediğinin incelenmesi gerektiğine dikkat çekilmiştir.
Yargılamanın sonucuna yönelik iddialar, kanun yolu şikâyeti kapsamında görülmüş, hukuka aykırı yöntemlerle delil elde edildiğine yönelik iddialar ise ayrı ayrı değerlendirilerek dayanaksız görülmüştür. Bu bağlamda, başvurucu hakkında icra edilen arama esnasında bir polis memurunun mevzuata uygun olarak jandarma görevlilerine yardım etmesi ile ilgili olarak adli kolluğa ilişkin olarak mevzuat hükümleri birlikte değerlendirilmiş, aramanın elde edilen delillerin güvenilirliğine zarar vermediği ve bu delillerin hükme esas alınmasının yargılamanın adilliğini zedelemediği sonucuna ulaşılmıştır.
Mahkemeye göre, başvurucunun delillerini sunma ve delillerin değerlendirilmesi konusunda farklı bir muameleye tabi tutulduğuna dair somut bir olgu bulunmamakta olup mahkûmiyet hükmü duruşmada başvurucu ve vekilinin huzurunda tartışılmış delillere dayandırılmıştır. Delillerin değerlendirilmesinde bariz takdir hatası veya açıkça keyfilik oluşturan bir bulguya da rastlanmamıştır. Diğer taraftan, yargılamada “silahların eşitliği” ve “çelişmeli yargılama” ilkelerine aykırı olarak başvurucuya delillerini sunma, inceletme ve itiraz etme hususlarında uygun olanakların sağlanmadığına ilişkin bir delil de bulunmamaktadır.
Tanık dinletme hakkının ihlal edildiği şikâyetine ilişkin olarak ise, başvurucunun, gerçeğin ortaya çıkması bakımından önemini ve gerekliliğini açıklamak suretiyle tanık dinletme talebinde bulunmadığı ifade edilmiştir.
Sonuç olarak, başvurucu tarafından ileri sürülen iddiaların “açıkça dayanaktan yoksun olması” nedeniyle başvurunun kabul edilemez olduğuna karar verilmiştir.
Bu basın duyurusu Anayasa Mahkemesi Genel Sekreterliği tarafından kamuoyunu bilgilendirme amacıyla hazırlanmış olup bağlayıcı değildir. |
* Yargı mercileri tarafından verilen kararlar yürürlükte bulunan mevzuat hükümlerine ve olayın özelliklerine göre verilen kararlar olup; kararların emsal karar olarak uygulanıp uygulanmayacağı her somut olay özelinde ayrıca değerlendirilmelidir. Kapsamlı değerlendirme ve benzer içtihat örnekleri için ilgili departmanımız ile iletişime geçiniz.